20. Bölüm

305 44 3
                                    

Merhabalar bu defa uzun konuşmayacağım. Artan okunma oranı için her birinize çok teşekkür ederim.

Var olun, daima <3

                                ♟

Uğurdan gelecek en ufak haberi beklerken saatler, dakikalar geçmek bilmiyordu. Telefonum elimdeydi ve bilirdim sesi veya her hangi bir çağrı gelmemesine rağmen sürekli telefonu kontrol etme ihtiyacı duyuyordum. Biraz ses olsun diye açtığım televizyon başımı ağrıtmıştı ve şimdi de kumandayı nereye koyduğumu hatırlamıyordum. Kalkıp fişi çekmek çok mantıklı geliyordu ama adeta tüm gücüm tükenmişcesine kalkmak için kendimde güç bulamıyordum. Korkunun verdiği gerginlik ile Ayhan ve diğer adamlara birşey olma ihtimali beni daha da geriyordu. Telefonuma düşen bildirim ile gözlerim ekrana çevirildi. Yabancı numaradan bir mesaj gelmişti. Hızla ekran kilitini açtım. Mesaj sayfasına girip mesajı okumaya başladım.

"Sevgilin şuan lazerli silahların hedefinde. Kimseye birşey söylemeden, gelmek için yarım saatin var Nur Kıraç. Eğer gelmez ve birine haber verirsen o silahlar ateşlenecek. Tek bir kurşun Nur Kıraç. Tek bir kurşun."

Bu mesaj gerçek mi değil mi ayırt edemezken, Mahir Uyar'ın beni almaya çalışması aklıma gelmişti. Bu mesajı atan Mahir Uyar olmalıydı. Ekrana düşen ikinci bir bildirim de konum vardı. Kendi gelmeyecekti, beni çağırıyordu.

                                  ♟

Nereye gittiğimi bilmeden, gitmemin sonuçlarının ne olacağını bilmeden son sürat gidiyordum. Evden çıkmak çok zor olmamıştı. Uğur çıkarken telefonunu evde bırakmıştı ya da unutmuştu. Onun telefonundan kendi telefonuma "Acil gel, kapıdaki adamlara söyle kimse seninle gelmeyecek!" yazıp gönderdim. Adamlar Uğur'un telefonun evde olduğunu bilmedikleri için mesajı gösterdiğimde evden çıkmama karşı çıkmadılar. Ama ne olursa olsun Uğur asla, üstelik "Nur evden çıkmayacak." demişken bunun üzerine "Adamlar senle gelmeyecek!" demezdi. Adamların bunu fark edip şüphelenmesi gerekmezmiydi. Nur evden çıkman lazımdı ve çıktın neden uzatıyorsun? Çıkmış olabilirdim ama adamların bu dikkatsizliği başka şeylere de yol açabilirdi. Uğur'un başına her hangi birşey gelebilirdi. Bu zamana kadar bu adamlarla mı birlikteydi.

Aniden çalan telefonum yerimde sıçramama neden olurken arayanın kim olduğuna baktım. Yine aynı numaraydı.

"Alo?" diyerek telefonu açtım.

"10 dakikan kaldı Nur Kıraç. Sadece 10 dakika. Burda olmazsan sevgilinin üzerinde dolaşan lazerlerin yerinde kurşunlar olacak! Acele et Nur Kıraç." dedi karşıdaki kişi boğuk bir sesle. Bu ses Mahir Uyara mı ait başkasına mı ait bilmiyordum.

Telefon kapandı. Gaza daha çok yüklendim ve bana atılan konuma daha da yaklaşmış oldum. Bana verilen süreden beş dakikam kalmıştı.

Telefonumun ekranına düşen bildirim ile telefonu yeniden elime aldım. Aynı numaradan bir video gelmişti. Uğur, Serkan ve bir çok adam yattaydı. Ayhan ve diğerleri gözükmüyordu. Uğur'un üzerinde küçük kırmızı noktacıklar dolaşıyordu. Serkan bunu nasıl fark etmiyor anlamıyordum. Videoyu kapatıp arabayı durdurdum. Gelmiştim. Ya ölmeye ya da öldürmeye.

Daha önce hiç adam öldürmemiştim. Hatta cinayet konulu film bile izlememiştim. Bunu ilk kez yapmaya çalışırken ya ölecek ya da öldürecektim.

Torpido gözünü açıp evden çıkmadan önce yanıma aldığım silahı aldım. Şarjörünü kontrol edip silahı belime yerleştirdim ve torpido gözünü kapattım. Arabanın kapısını açıp arabadan indiğimde iki adam yanıma gelmişti.

PiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin