Selaaamm, bugün Piyon'un yıl dönümü olduğu için iki bölüm birden geldi. Diğeri özel bölümdü. Bu bölümümüzde ise diğer bölümlerimize kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ve sizlere çokça kalp... 🤍
Günümüz
Eve geldiğimde saat gece üçü beş geçiyordu. Kapıyı açıp eve girdim. Işıkları dahi açmadan üst kata yönelmiştim ki karanlığın içinden gelen ses adımlarımı durdurmamı sağladı.
"Neredeydin?" Ses Kutay'a aitti.
Adımlarımı sesin geldiği yöne çevirdim. Kutay, karanlığın ortasında, salonda oturuyordu. Önündeki masada kadehler ve viski şişesi vardı. Kadehin biri elindeydi. Bahçedeki ışıkların yansıması salona kadar geliyordu. Loş bir ortam oluşmuştu. Tekli koltuklardan birine geçip oturdum. Kendime bir kadeh viski doldurarak dudaklarıma götürdüm.
"Uğur Dilmenmiş."
Kutay'ın gözleri hızla beni buldu. "Ne?"
Kadehi fonfip yaptım, bitirdim ve yenisini doldurdum. "Uğur Dilmen, bir zamanlar aşkından öldüğüm adam, beni bir hiç uğruna harcayan adam, piyonu olduğum adam..."
Kutay "Nur!" diyerek beni susturdu. Tepkisi Söyle artık! der gibiydi.
"Oymuş Kutay. Beni defalarca kez arayıp tehdit eden, örgütün lideri oymuş. Ve en acısı da ne biliyor musun?" dediğimde hayır dercesine başını salladı. "Bütün her şey gözümün önündeydi. Yaşadığım her şey gözümün önündeydi." Kadehimi kafama diktim. Kutay, ayağa kalktı ve yanıma geldi. Ellerimden tutup önümde diz çöktü. Ellerime öpücük kondurdu.
"Kül." dedi. Gözlerimi gözlerine sabitledim.
Tekrar "Kül." dedi.
Kaşlarımı çattım. "Kül."
Kim olduğumu hatırlatıyordu. Yine beni kendime getiriyor ve hiçbir şeyin beni etkilemesine izin vermiyordu. Her zaman yaptığı gibi Kül'ü koruyordu. Ayağa kalktım ve Kutayı'da kaldırdım. "İyi ki varsın, iyi ki... Sen olmasan ben ne yapardım..." diyerek sarıldım.
"Ben olmasam da eminim sen başının çaresine bakardın." dedi ve başımın üzerinden öptü. "Ne konuştunuz Uğur Dilmen'le?"
"Örgütün üyeleri ölüm emrimi vermiş." dediğimde Kutay hızla benden ayrıldı. "Ve örgütün lideri Uğur Dilmen olduğu için son sözü o söyleyecekmiş."
Kaşlarını çatarak "Yani?" diye sordu. Bilmiyordum. Uğur Dilmen'den ölüm emrim çıkacak mı çıkmayacak mı bilmiyordum. Pek de önemsediğim bir şey değildi.
"Bilmiyorum Kutay, her şey olabilir. Lider son sözü söyleyip ölüm emrimi verebilir ve peşime düşebilirler." dedim.
"Ve bu senin umurunda değil?" dedi. Bu bir soru muydu? Ki soruysa evet, umurumda değil.
Kadehime tekrar viski doldurdum ve yeniden oturdum. Bacak bacak üstüne attım. "Ona karşı içimde sadece nefret var. Canımı yaktığı her bir saniyenin intikamını alacağım. O örgütün her bir üyesini tek tek öldüreceğim ve bunu o görecek!" dedim.
"Nasıl yapacaksın?" diye sordu ve kendine bir kadeh alıp tam karşıma oturdu. Hiçbir cevap vermeyip sadece gülümsedim. Yaptığınız plan kimseye anlatılmazdı, bu en sevdikleriniz olsa bile.
♟️
Şirkette oturmuş bir dünya olan dosyaları inceliyordum. O günden itibaren ne bir telefon almıştım ne de bir mesaj. Saat 12'yi çeyrek geçiyordu. Çantamı alıp odamdan çıktım. Kutay bugün şirkete gelmemişti. Uğur Dilmen ve örgütü hakkında geniş bir araştırma yapıp bilgi toplayacaktı. Şirketten çıktım ve Kutay'ı aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyon
General FictionBoynunda belirginleşen şah damarı her şeyi ortaya koyuyordu. Pişmandı. Yaşattığı şeyler için. İnanmadığı onca şey için.. Yanına gidip kollarımı boynuna doladığımda gülümsemişti. Bitmemiş bir hikayemiz vardı. Onca kötü yaşanmışlığa rağmen tamamlanmas...