Merhaba canlar, uzun bir süre sonra yine beraberiz.
Fazla uzatmayacağım buyurun canımın içleri yeni bölümümüz.
Sevgilerle...
M. Şele
♟
Neden ve nasıl oldu bilmiyorum kader bizi yine bir araya getirmişti. Uzun bir zaman önce aşık olduğum adam, bir zaman sonra düşmanım olmuştu. Ve o adam şuanda tam karşımda viskisini yudumluyor ve derin düşüncelerle boğuştuğunu her halinden belli ediyordu.
Sigaramın dumanını üflerken pür dikkat Uğur'u inceliyordum. Kafasından ne geçiyor ne düşünüyor kestirmek güçtü.
Henüz kime ait olduğunu idrak edemediğim çalmaya devam eden telefon ortamdaki sessizliği bıçak gibi keserken bir ses duymuştum.
Çok tanıdık bir ses."Merhaba." dedi sesin sahibi. Başını sesin geldiği yöne çevirmeye çalıştığımda boynum acımıştı. Sanırım tutulmuştu.
"Alo." Bu ses ise Uğur'a aitti. Çalan telefon onun olmalıydı ki yanıtlamıştı. Uğur arkamda duran ve az önce "Merhaba." diyen kişiye aldırmamış ve telefon konuşmasını daha iyi yapabilmek adına oturduğu koltuktan kalkarak havuzun başına ilerlemişti.
"Nasılsın?" dedi arkamdaki sesin sahibi. Benden bir yanıt bekliyordu. Peki ben ne kadar hazırdım. Geçmişteki kişilerle yüzleşmeye hazır mıydım?
"Kül senmişsin." dedi yine aynı ses sanırım gülümsemişti, ses tonundan anlaşılıyordu. "Tam da senden beklenecek bir hareket. Şaşırtmayı seviyorsun ve biz sanırım kırk yıl düşünsek aklımıza Kül'ün sen olduğu gelmezdi."
"Övgülerin için teşekkür mü etmeliyim?" Bu seste bana aitti. Sanırım ona cevap verecek cesareti sonunda bulmuştum.
"Rica ederim." dediğinde Uğur telefon konuşması bitirmiş ve buraya doğru geliyordu.
Geldiğinde ise "Otursana Serkan ne dikiliyorsun ayakta?" diye sormuştu dakikalardır arkamda bekleyen Serkan'a.
Alaya gülümseyerek "Arkamda bekliyor çünkü n'olur n'olmaz arkadan vurması gerekebilir." dediğimde Uğur'un kapkara bakışlarıyla göz göze gelmiştim.
Serkan nihayet adım atmış ve önüme denk gelecek şekilde durmuştu. Yüzüme çok dikkatli bakıyordu. Kollarımı göğüs hizamda birbirine bağlayarak geriye yaslandım. Ne var? dercesine göz kırptım.
"Adının hakkını veriyorsun." derken gülümsemişti. "Kül rengi saçlar sana çok yakışmış."
"Teşekkür ederim..." dediğimde başını salladı ve Uğur'a döndü.
"Nedir? Yaklaşık 2 yıldır ortada yok bu adam. Şimdi neden çıkıyor, ne onu harekete geçirdi, bir fikrin var mı?" diye sordu.
Uğur, paketinden bir sigara çıkardı ve yaktı. Dumanını havaya yavaşça üflerken "İki yıldır ne benim ne de Nur'un karşısına hiç çıkmadı. Ya komadaydı ya da tekrar birlikte olacağımız günü bekliyordu." diye cevap verdi ve bir kadeh viski doldurarak Serkan'a uzattı.
"Peki tekrar birlikte olacağınızı nereden biliyordu? Biz bile bilmezken o nasıl biliyordu?"
"Bizde bunu öğreneceğiz..." dedim ve ayağa kalktım. "Üşüdüm kahve yapacağım siz de ister misiniz viskiyle devam mı edeceksiniz?"
"Olur yap bizede. Yeter bugünlük viski başım çatlıyor artık, soru işaretlerinden nefret ediyorum!" diyen Uğur'a birkaç adım atıp yaklaştım ve şakağından öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyon
General FictionBoynunda belirginleşen şah damarı her şeyi ortaya koyuyordu. Pişmandı. Yaşattığı şeyler için. İnanmadığı onca şey için.. Yanına gidip kollarımı boynuna doladığımda gülümsemişti. Bitmemiş bir hikayemiz vardı. Onca kötü yaşanmışlığa rağmen tamamlanmas...