Şirkette ufak çaplı bir gezinti yapmak istedim. Dolaşmaya başladığımda neden buraya geldim bilmiyorum ama şuan otopark kısmına doğru ilerliyordum. Bağırış seslerini duymamla durup sesin geldiği yöne bakmaya başladım. Ama hiç birşey gözükmüyordu. Sanırım ses içeriden geliyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek ve gizlenerek otoparka doğru yürümeye başladım.
"Söyle lan nerede kardeşim? Kim gönderdi seni söyle lan!"
Bu onun sesiydi. Uğur Dilmen'in sesi bütün otoparkta yankılanıyordu. Görünmeyecek bir yere geçtiğime emin olduktan sonra izlemeye başladım. Uğur Dilmen'in elleri yumruk olmuş ve kanlar içindeydi. Karşısındaki adamın ise yüzüne dahi bakılmayacak haldeydi.
"Söyle lan oruspu çocuğu kim gönderdi seni? Bugün burada olduğumu kim biliyordu da seni gönderdi?! Lan konuş elimde kalacaksın!"
"Uğur Bey ben bilmiyorum."
"Siktirme lan Uğur Beyini nasıl bilmiyorsun! Seni buraya kim gönderdi?! Babanın hayrına mı gelip beni kardeşim üzerinden tehdit ettin! Lan bak seni öldürmem, öldürmekten beter ederim duydun mu lan beni! Konuş!"
"Uğur Bey, ce-ceketim-"
Sanırım adamı fena dövmüşlerdi çünkü konuşamıyordu dahi. Zaten ayakta zor duruyordu. Yanındaki adamlar olmasa çoktan yere yığılmış bile olabilirdi.
"Ne ceketi lan!" dedi Uğur Dilmen.
"Cebinde, ceketin cebinde kamera var. Orda Melis Hanım'ın bir videosu var."
Nur tehlikeli olmaya başlıyor gitsekmi? Sus en heyecanlı yeri. Nur, başımız belaya girecek. Endişelenme ben burdayım. Hem ne yapabilirlerki adamı mı öldürecekler? Nur Uğur'u görmüyor musun çıldırmış gibi. İçimdeki ses lütfen defolup gidermisin. Başım belaya girecekse bile benim girecek git lütfen. Yanıt gelmediğine göre iç sesim bana küsmüş ve gitmiş olabilirdi. Acaba o videoda ne vardı.
"Ayhan, bu açılmıyor!" diye kükredi Uğur Dilmen. Koşarak yanına gelen adam Ayhan olmalıydı.
"Abi, bunu bilgisayar ile açmalıyız."
"Git, bul getir! Ayhan her geciktiğin dakika kafayı yiyorum! Hadi bulun şu siktiğimin bilgisayarını! Açın şu videoyu!"
Etrafta bir sürü adam vardı. Ama kimdi bunlar. O adam neden Uğur Dilmen'e abi dedi? Kardeşimiydi? Kuzenimiydi? Arkadaşımıydı?
Bunların olmasına ihtimal bile yoktu. Çünkü herkes emir bekliyormuş gibi duruyordu. Sanki Uğur Dilmen dizilerde falan hep var olan karanlık yüzlü insanlardan biriydi ve bu diğer insanlarda onun çalışanları. Sanırım dizi izlemeyi biraz fazla kaçırdım. Uğur Dilmen saygın bir iş insanı ve benim kurduğum senaryo berbat ötesiydi. On dakika sonra bir adam elinde bilgisayar ile geldiğinde bende heyecanlanmıştım. O videoyu merak ediyordum. İki dakika içerisinde video açıldı. Mesafe uzaktı ama ekranı görebiliyordum. Sandalyeye iple bağlanmış siyah saçlı beyaz tenli ela gözlü çok güzel bir kız vardı ekranda ve ağlıyordu."Abi, lütfen beni kurtar! İğreniyorum bu insanlardan! Seni nasıl öldüreceklerini anlatıp duruyorlar! Bul beni abi..."
Kızın kurduğu cümleler bunlardı. Kız hıçkırarak ağladığı sırada ekranda bir adam belirdi. Kızın yanına gelip saçlarıyla oynamaya başladı. Saçın bir tutamını eline aldı ve burnunu saçlara yaklaştırıp içine çekmeye başladı. Kız gözlerini yumdu. Acı çekiyordu.
Adam kameraya yaklaşıp "Kız kardeşini almak istiyorsan, şuan elinde olan adamın, pantolonun cebindeki yazılı olan adrese gel Uğur Dilmen."
Video kapandı. Uğur Dilmen öfkeden deliye dönmüştü. Kardeşi birileri tarafından kaçırılmıştı. Polisi araması gerekti ama o aramıyordu. Dayak yemekten ayakta duracak hali kalmayan adamın yanına ilerledi. Adama bir yumruk daha atıp cebindeki ufak bir kağıdı çıkardı. Sanırım oraya gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyon
General FictionBoynunda belirginleşen şah damarı her şeyi ortaya koyuyordu. Pişmandı. Yaşattığı şeyler için. İnanmadığı onca şey için.. Yanına gidip kollarımı boynuna doladığımda gülümsemişti. Bitmemiş bir hikayemiz vardı. Onca kötü yaşanmışlığa rağmen tamamlanmas...