Aslan

781 56 32
                                    

Hastaneye gelip bi kahve aldım. Aklım Efedeydi ama telefonunu açmıyordu. Ben de Ülkünün yanına çıkıyordum, belki Yağızdan bir haberi vardır. Karşıdan Leya el sallayıp yanıma geldi.

"Nereye böyle telaşla?"

"Ülkünün yanına."

"Bir şey mi oldu? Canın sıkkın gibi."

"Efeyle beraberdik sabah. Yangın çıkmış mekanda çıktı apar topar. Arıyorum ulaşamıyorum."

"Onun da Yağızdan haberi yoktu en son. O yangın işini de bilmiyor. Ben de meraklandım bak şimdi. Hadi gel beraber gidelim, ben de Meteyi arayayım."

Son söylediği şeye kaşlarımı kaldırıp baktım. Ne var der gibi kaş göz işareti yaptı, yürürken.

"Mete sen aramak? Numarası? Hayırdır?"

"O gün evime bıraktığı için kahve sözü verdim. Numarasını aldım tabi haberleşmek için. Kaçıncı yüzyıldayız duman mı yollayacağım?"

Söylediklerine kıkırdadım, asla imamı anlamamış gayet açık bir açıklama yapmıştı. Meteyi aradı fakat yanıt alamadı.

Ülkünün odasına girdiğimizde telefonla konuşuyordu. Yağızladır diye bir umut bekledim.

"Tuni ben de sana gelecektim, Yağıza ulaşamıyorum. Arıyorum ya meşgul ya da açılmıyor."

Tüm umudum yitince uflayarak koltuğa oturdum.

"Tuana da Efeye ulaşamadığı için buraya geldi."

Leya açıklama yaptığında Ülkünün kaşları çatıldı.

"Ne yani, aynı anda mı aldatılıyoruz?"

"Oha!"

Leyayla aynı tepkiyi verince Ülkü bize garip bakışlar attı.

"Kızım ne aldatılması? Yangın çıkmış mekanda sabah Yağız, Efeyi aradı. O da gitti, ulaşamayınca merak ettim."

"Ne yangını? Ay gitti çocuğum. Kırk yılın başı filinta gibi çocuk ayarladım. Yandı mı?"

Şok içinde Ülküye bakarken ben bu kızı çok mu aradım diye düşünüyordum.

"Bu kızla biz neden arkadaşız?"

Leyada içimden geçenleri okuduğunda eline alnıma vurdum.

"Bi bilsem Leya. "

Odadan çıkıp Yiğit Beyin hastasını görmeye geldim. Hastanın durumu ciddiydi. Dosyasını alıp detaylı değerlendirme için odama çıkıyordum. Arkamdan seslenen Yiğit Beyle durdum.

"Beklememişsin."

"Randevulu hastam var. Ona yetişmek için erken gelip gördüm. Kusura bakmayın."

"Benden kaçmaya gerek var mı?"

"Anlamadım?"

"Sana olan ilgimin farkındasın ve kaçıyorsun."

"Burdan anlamanız gerekeni anlayamıyor musunuz peki?"

"Biri mi var hayatında?"

"Haddinizi aşmasanız iyi olur Yiğit Bey."

"Adını Naz diye mi tüm bu nazın?"

Söylediği ben de şok etkisi yaratırken gerildim.

"Şu an burada doktor katili olmamam için, hiçbir sebebim yok!"

Arkamda hissettiğim beden, ve kulaklarımı dolduran kükreyen sesin sahibine döndüm.

Yiğit aklın varsa kaçarsın. Zira arkamda avına dünden bilenmiş bir aslan var.

"Siz kimsiniz?"

Efe güldü, sinirden.

"Şu an sana naz yaptığını düşündüğün ve bir daha yanına yaklaşırsan yiyeceğin dayaktan kaçamayacağın, kızın sevgilisi. "

Gülümsedim ama içimden. Efe elimi tutup Yiğite ters bakışlarını atıyordu.

"İllaki senden sonra bana düşecek."

Hassiktir.

"Efe!"

Geçirdiği yumruk, eminim ki Yiğitin burnunu kırdı. Hemşire deskinde olan 3 hemşireden başka kimse yoktu etrafta ve ben şu an buna şükrettim.

Hemşirelerden biri gelip Yiğitin burnuna baktı. Efe hala öfkeyle Yiğite bakıyordu.

"Bir daha adını dahi anmayacaksın lan Nazın!"

"Bu burada bitmeyecek!"

Yiğit arkasını dönüp gittiğinde kızlara döndüm önce. Hemşirelerden biri "aramızda" dedi fısıldayarak. Efenin elini tutup odama sürükledim.

"Napıyorsun sen?"

"Bana hiç medeniyet falan diye girme. Sikerler adamı. Ne demek lan senden sonra bana düşecek. Öldürmediğime otur şükret."

Dudaklarına uzanıp bir öpücük bıraktım. Beklemediği için afalladı. Boynuna sarıldım, elleri belime dolandı.

"Meraktan öldüm, aradım ulaşamadım. Çok mu kötü yangın?

"İçimdeki yangını sor sen. Boşver mekanı. Bir kaç saatte o kadar özledim ki seni. Napacağım bilmiyorum."

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin