Ev

439 48 46
                                    

Açıkçası şehirden uzak tutacağını düşündüğüm ev, aksine şehir merkezindeydi. Yine de sakin bir siteye benziyordu. Yan tan dubleks villa tip evlerdendi. Arabadan indiğimizde, yeniden ellerimiz kenetlendi. Sanki kaybolacakmışım gibi, elimi asla bırakmıyordu çoğu zaman.

"Aslında bana kalsa şehirden uzak bir yerde tutardım."

Tahminimi doğrulayan cümlesiyle ona döndüm. Bahçe kapısını açtığında içeri girdik.

"Ama hemen hemen her yere yakın olsun istedim. Hastane yürüme mesafesinde, aynı zamanda okul, market, oyun parkları vesaire. Her şey çevrede."

Düşünceli. Bunları düşüneceği tahmin etmemişken gülümsedim. Okula kadar düşünmüştü. Hatta muhtemelen ilk düşündüğü şey buydu.

"Hoş ben evin bahçesine de park kurdurdum."

Eliyle işaret ettiği köşeye döndüğümde şaşkınca kaldım. Gerçekten bildiğiniz oyun parkı yaptırmıştı.

"Sen delisin!"

Başını iki yana salladı gülerken.

"Babayım!"

Yanağına bir öpücük kondurup diğer köşedeki çardağa hemen yanına kurulmuş koca salıncağa bakmaya devam ettim.

"Havuz evin arkasında. Oraya da büyük havuzdan hariç bebeğimiz içinde yavru bir havuz açtırdım."

Arka tarafa ilerlerken durdurup hayretle ona baktım.

"Bebek odasını da yaptırmışsındır sen kesin."

Kıkırdarken, gerçekten yapıp yapmadığını düşündüm.

"Odası hazır. Yani belli. Duvar kağıdı yaptırdım sadece ama içi boş. Onları beraber seçeriz diye düşündüm."

İçimi bir heyecan kapladığında gözümün önünde bir sürü beşikler, dolaplar, kapı süsleri, oyuncak arabalar belirdi.

"Duvar kağıdı ne renk?"

Havuza vardığımızda, yaptırdığı mini havuza hayranlıkla baktım.

"Aslında cinsiyetiyle alakalı değildi ama mavi. Yani sen gökyüzünü çok seviyorsun diye bir duvarı gökyüzü yaptım. Bulutlar falan."

Gülümsemem büyüdü.

"Ben, seni hakedecek naptım?"

Gamzelerini bana sunarken, yaklaşıp burnunu boynuma sürttü.

"Daha güzellerini hakedecek kadar güzelsin Naz. Asıl ben, senin benim kalbimde kalmanı sağlayacak ne yaptım diye düşünüyorum."

Gözlerimin içi de gülüşüme ortak çıkarken boştaki elimi gamzesine götürdüm.

"Sevdin. Ve bu bana ömürlük yetecek kadar büyük bi sevgiydi."

Elimi tutup öptü, yüzük parmağımı okşarken aklıma yine devşiren düşünceler anımın büyüsünü bozmaya niyetliydi. Böyle zamanlarda bodoslama evlenmeyecek miyiz Çağan diye sorasım geliyordu. Ama susuyordum.

"Naz."

Hala elimi okşarken gözlerini gözlerime çıkardı. Yüzünde belli belirsiz bir hüzün vardı anlayamadığım.

"Ben bir şey konuşmak istiyorum."

Çekingen tavrı yüzünden yutkundum ağırca. Ben evlilik istemiyorum diyecek falandı heralde. Çocuğuna baba olurum ama sana koca olamam gibi.

"Ben, yani o gün şey."

Dili dolanıyor, ne diyecekse söylemekte zorlanıyor gibiydi. Telaşlanmama sebep olsa da sessiz kaldım.

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin