Söz

713 46 67
                                    

Heyecandan elim ayağım titriyordu. Aşağıda oluşan kalabalığın sesleri geldikçe tırnaklarımı yememek için zor duruyordum.

Ya da ben durmuyordum. Leya yemeyeyim diye ellerimi tuttuyordu. Kuaför saçımın ensede yapmış olduğu topuzuma tokayı da geçirdiğinde gülümseyip aynadaki yansımamı işaret etti.

Çok güzeldi. Gerçekten ben de çok güzeldim, geri kalan her şey de çok güzeldi. Leya oturduğu yerden ayağa kalkıp, çağla yeşili uzun derin yırtmaçlı elbisesinin eteğini düzeltirken, Ülkü de lira renk mini elbisesine yaraşan hafif mora çalan rujunu sürüp bana doğru döndü. Gelinliğin eteklerini savurup duruşunu düzelttim ayağa kalktığımda.

Saçımın önünden serbest bırakılmış hafif dalgalı bukleleri elimle düzeltip, kendimi işaret ederken heyecandan nefes alamıyor gibi hissettim.

"N-nasılım?"

İkisi de yanıma gelip, biri sol bir sağ elimi naifçe tuttu.

"Daha iyisi gelene kadar en iyisi sensin."

Ülküye döndüğümde saçlarını savurup göğsünü kabarttı.

"Yani ben."

Bu haline Leyayla kahkaha atarken, eşyalarını toplayan kuaföre döndüm.

"Çok teşekkür ederim her şey için. Çok beğendim."

"Mutluluklar dilerim Tuana Hanım."

Gülümseyerek işine tekrar dönüp, eşyalarını alarak odadan çıktı. O çıkarken kapı henüz kapanmadan tıklatılırken Efenin seslenmesiyle yutkundum.

"Girebilir miyim?"

Kapıya doğru döndüm derin nefesler alırken, Leyalar üzerimi düzeltip öpücük atarak kapıya yöneldiler. Onlar çıkarken Efe içeri girdi.

Üzerindeki takım ona çok yakışırken heyecandan kuruyan dilim damağım yüzünden bu sefer yutkunamadım bile.

Nefes kesiciydi.

Ceketini düzeltip başını kaldırdığında göz göze geldik. Sanki orada hazır bekliyormuş gibi dolan gözleri parlıyordu.  Bakışlarını önce yukarı çıkarıp, yaş akmaması için savaş verdi. Sonra yavaş yavaş yaklaşırken boydan boya üzerimde gezdi bakışları. Hayranlığı yüzünden okunurken, içten içe mutlu oldum. Onun beğenisi muazzam bi duyguydu.

"Naz."

Fısıltıdan farksız sesi kulaklarıma ulaştığında kalbim fazla hızlı atıyordu.

"Sen bana sunulmuş cennetsin."

Hemen bir adım önümde durup elime uzandı. Tuttuğu elimi dudaklarına götürüp önce üzerini sonra da avuç içini öptü.

"Çok güzelsin."

Saçımın bir tutamını parmağına doladı.

"Her şeyden, herkesten çok."

Diğeri eli karnımın üzerini okşarken onu öpmeyi de ihmal etmedi.

"Genini benden alsan da, huyun suyun gülüşün bakışın dahil, annene benzesin oğlum."

Gülümseyerek geri doğruldu. Sonunda sesimi bulabildiğimde konuştum.

"O kadar şanslıyım ki, zaten beni ölesiye seven bir adam varken iki olacak."

Başını salladı hafifçe beni onaylarken dudaklarını birbirine bastırıp.

"Asıl biz çok şanslıyız ki, bizi çok hep sevecek bir kadın var hayatımızda."

Gözleri yavaşça dudağıma kaydığında gülümsedim. Aramızdaki bir adım kapandı. Bir elimi omuzuna koyup diğer elini saçlarının arasına karıştırdım. Topuklu giymek istemediğimden ben uzun olan boyu ona biraz aşağıdan bakmama sebep oluyordu. Dudaklarına doğru yaklaşıp durdum.

"Rahatça öpebilmen için rujumu sürdürmedim."

Fısıltıma gülümsediğinde, elinin birini belime atıp kendine biraz daha çekerken, diğer elini çenemden yanağıma doğru konumlandırdı.

"Müstakbel karım, çok düşünceli."

Cümlesi biter bitmez, dudaklarını dudaklarıma örttü. Kalbim olabilirmiş gibi daha da hızlanırken hem de sanki ilk kez öpüyor gibi, bu büyünün hiç bitmesini diledim.

Dudaklarımdan ayrıldığında hızlı solukları arasında gülümsedi.

"Siktir et kalabalığı, gel benim ol yeniden şu dakika."

Elimin birini göğsüne doğru indirip fazla cilveli bir biçimde okşadım.

"Bir kaç saat daha sabretmelisiniz bayım. Akşama, hatta birazdan önümüzdeki tüm günlerde uzun uzadıya sizinim."

Gülümseyip, dudaklarını alnıma bastırdı.

"Ömrüm boyu, seni hep bir saniye sonrasında daha fazla seveceğime söz veriyorum Naz."

Dudağıma bastırdı.

"Hiç eksilmeden, hep daha fazlasını vereceğime söz veriyorum."

Elimle yanağını okşadım.

"Seni hep güzel seveceğim. Söz."

Bu hikayeyi hep çok fazla sevdim. Özellikle ilk bölümlerini hala açıp açıp okuyorum. Bazen çoğu ilhamımı buradan alıyorum bile diyebilirim. Ama her şeyin güzel ya da çirkin farketmeksizin bir sonu vardır.

Her şey bir gün bitecek. Hayat gibi.

Bir an olsun bile Efe, Nazı kırmadı. Naz da bunun karşılığını verdi onu hep çok severek.

Sevgi denen şey de buydu zaten.

Eşkıyaların kibar olduğu zamandan, adamların kadınların müjganından öptüğü sokaklardan. O zamanlardan bir kitap olsun istedim ama bilmediğim bir dönemi yansıtamam diye sadece eskilerin nadide sevgisini alıp işlemek istedim.

Güzel sevenler olsun hayatlarınızda. Güzel ve hep sevecekler olsun.

Ve unutmayın ki, bugün değilse yarın bulacaksınız her şeyin en güzelini. Ben de bir yerlerde çok acılar çekerek geldim bugünüme. Şimdi hayatımda çok sevdiğim ve beni öylesine güzel seven bir adam var.

Bana da hiç olmayacak gibi gelmişti. Ama bir gün oluyor, unutmayın.

Bu devirde söylenir mi böyle yangınlı şiirler?

Umuyorum söylenir.

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin