Baba

664 48 17
                                    

"Seray geliyor."

Saat gece yarısına gelmek üzereydi. Çağan telefonu kapatıp bize döndüğünde kaşlarım çatıldı.

"Bu saatte mi?"

Yanıma gelip, saçımı öptü. Yağız oflarken arkasına yaslandı. Mete bana bakıp yutkundu.

"Serayın bırak gelmesini, bu saatte arıyorsa net kötü bir şeyler vardır."

Meteye öfkeli bakışlarıyla döndü Çağan, benim yanağımı okşarken.

"Biraz daha ger ortamı Mete!"

Gerçekten gerilmiştim. Leya da tedirgince Meteye bakıyordu. Ülkü omuz silkip ayağa kalktığında ona baktık hepimiz.

"İllaki gerileceğiz, ha şimdi ha sonra. Ne farkeder? Sanki çok rahatız."

Haklıydı ve her zamanki gibi umursamaz tavrını takınmaya çalışıyordu. Gülümsedim onu bozmayarak. Ben de ayağa kalktım.

"Kahve demeleyelim en iyisi."

Mutfağa girdiğimde, peşimden Çağanın geldiğine emindim. Kahve kutusuna uzanırken, benden önce davranıp, tezgaha koydu. Arkamdan belimi sardığında, çenesini omzuma yasladı. Başımı omuzuna doğru geri attım. Kulağıma dudaklarını yaklaştırıp fısıldadı.

"İyi misin?"

Gözlerimi kapatıp, derin bir iç çektim. Boynuma bir öpücük bıraktı, küçücük.

"Sana bir şey olmadığı sürece iyiyim."

Başımı kaldırıp, ona doğru döndüm. Ellerimi yanaklarına çıkarıp, dudaklarımı, dudaklarına bastırdım. Beni tekrar etti, gözlerime bakıp.

"Sana bir şey olmadığı sürece iyiyim."

"Öhöhö!"

Yalandan öksürükle mutfak kapısına döndüğümüzde, Yağızı gördük.

"Kahveyi koyup, sevişin bari."

Çağan güldüğünde omuzuna vurdum. Hızla arkama dönüp, kahveyi makineye koydum.

"Mutfakta mı sevişiyorlar?"

Ülkü Yağızın, omzundan içeri bakmaya çalışıyordu. Gözlerimi devirip önüme döndüm tekrar.

"Ne o Ülkü? Tüyo mu isteyeceksin?"

Çağanın cümlesiyle kendimi tutamayıp kahkaha attım. Ülkü bana bakıp, sen bittin dercesine elini boğazından çekti hayali bıçak şeklinde. Gülmeye devam edip, Çağanın yanağına bir öpücük bıraktım.

Kahveleri koyup, koltuğa oturduğumuzda Seray da gelmişti. Hepimiz sessizce onun ne diyeceğini bekliyorduk. Onunsa ağzını bıçak açmıyordu. Elimi dizine koyup bana bakmasını sağladım.

"Korkma ve söyle, illaki söyleyeceksin. Hepimiz hazırız."

Başını iki yana sallayıp gözlerini kapadı.

"Bunu söyleyince ne tepki vereceğini ölçemiyorum."

Çağanın kasılan vücudunu, omzumdaki kolunun, belirginleşen damarlarından anladım. Elini sıkıp, derin bir nefes aldı.

"Söyle."

"Baban geldi."

Bunu beklemiyordum. Sanırım Çağan da beklemiyordu. Hiçbirimiz beklemiyorduk. Çağanın tepkisinden korktum. Kolları arasında küçücük kaldığıma emindim kasılmaktan. Bağırıp çağırmasını bekledim. Ama yapmadı.

"Yaşadıklarını yaşamanı istemiyormuş."

Çağan güldü. Bildiğiniz kahkahalarla güldü. Şaşkınlıktan napacağımızı bilemeyerek bakakaldık öylece.

"Napacakmış bunun için?"

Kahkahasını susturup, Seraya baktı.

"Bunları yapanın kim olduğunu biliyormuş."

Bir hışımla ayağa kalktı. Yağızlar da onunla beraber kalktılar. Benim dizlerimin bağı çözülmüştü.

"Seray, tane tane söyleyip germe beni! Kimmiş söyledi mi?!"

Seray da ayağa kalkıp arkasını döndü, derin bir nefes aldı. Daha sıkıcı bir şey söyleyecekti. Mesele bu değildi. Başka bir şey vardı. Korkup, kalktım. Çağanın koluna sarıldım sıkıca.

"Çağan Efe. Yeterince gerginim aynı şekilde. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."

Çağan bir adım Seraya doğru yaklaştı. Gözlerinde öfke büyümüştü. Kalbim ağzımda atıyordu. Korku, herkesi sarmıştı.

"Daha kötü bir şey duyacağımı sanmıyorum. Annemin ölümüne sebep olanın babam olmasından daha kötü bir şey duyacak olamam."

"Baban teslim olmaya geldi."

Kaşları çatıldı Çağanın, hepimizin.

"O adamı bulup, öldürmüş."

Beynimden vurulmuşa döndüm. Elim kalbime vardı. Seraya baktım. Hala gergindi. Yine söyleyeceği şey bu değildi. Daha kötüsünü düşünmek istemedim.

"Cezaevinde mi? Görüşmek istiyorum. Hemen!"

Çağan kapıya doğru yöneldiğinde Seray hepimizin canını sıkacak esas şeyi söyledi.

"Adliyeye giderken, infaz memurunun silahını alıp kendini vurmuş."

Çağan olduğu yerde durdu. Benimse başım döndü. Koltuğun koluna yaslandım. Yutkundum. Kimse bir tepki vermedi. Sessiz olmasak duyamayacağımız tınısıyla Çağan, cevabını duymaktan korktuğuna emin olduğum soruyu sordu.

"Ölmüş mü?"



Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin