Güneşin Doğuşu

634 54 13
                                    

Terasta oturuyorduk, Efe sabit karşıya bakıyordu. Sadece susuyorduk. Biz gelince diğerleri uyumuştu. Derin bir nefes alıp eve geldiğimizden beri duymadığım sesini bahşetti sonunda.

"Annem, hep 'Her akşamın bir sabahı var.' derdi."

Gecenin zifiri karanlığı geçmişti, Güneş daha doğmasa da hava hafif aydınlanıyordu. Başını koluma yaslayıp ona doğru baktım. O, hala karşıya bakarken.

"Yine bir akşam, sabaha kavuşuyor."

Gözünden bir damla yaş düştü.

"Annemim öldüğü akşam da sabaha kavuşmuştu."

Titreyen ellerini, birbirine sürtüp sıkmaya başladı. Ellerine uzandım. Tuttuğumda bakışları önce ellerime, sonra bana döndü. Dudakları titredi, daha çok ağlamaya başladı. Elimi başına koyup, göğsüme yasladım sıkıca. Ağlaması canıma batıyordu. Kahroldukça, kahroldum.

Güneş kendini gösterdi yavaştan, Efenin hıçkırıkları, iç çekişlere bıraktı yerini. Ellerim saçlarını usul usul tararken, başını kaldırıp bana baktı. Bir elini, yanağıma yaslayıp dudaklarını şakağıma bastırdı. Sıkıca kollarımı sarıp, sarıldım.

"Her akşamını, sabaha kavuşturacağım Efe. Söz veriyorum. Hep beraber ayacak günümüz."

"Seni seviyorum, Güneşim."

---

"O nasıl?"

Uyandığımda aşağı inip kahve yapıyordum, kapıdan gelen sesle Yağıza döndüm.

"İyi, yani iyi olacak."

Yağız, ellerini saçlarından geçirip sandalyeye oturdu. Sıkıntılı bir nefes verdi.

"Bir an önce mekanı halletmem gerek."

Çaprazdaki sandalyeyi çekip oturdum.

"Anlamadım?"

"Mekan için hiçbir şey yapmaz Çağan. Bildiğim için, tadilatına çoktan başladım."

Eliyle, başını ovuşturdu. Çağan için canının sıkıldığını biliyordum.

"Şarkı söylemek, onun için bir terapi oldu hep. Çoğu zaman, orada yatıp kalkardı."

"Onu iyileştirir mi şarkılar yani?"

Gülümsedi burukça.

"Annesinden sonra uzun bir süre sadece şarkı söylerken duymuştuk sesini."

Gülümsedim, en azından konuşuyordu.

"Mekan için yapabileceğim bir şey varsa, ben de yardım ederim."

Ülkü, mutfağa girip Yağızın sırtından sarıldı, bana bakarken.

"Biz hallediyoruz o işleri. Sen sevgiline baksan yeter."

Başımla onayladım. Kahveyi bardaklara doldurup, Ülkülere uzattım. Kendimi bardağımı elime alıp, kapıya yöneldim.

"Efenin yanında olacağım, uyuyor hala."

Leyalar ben çıkarken geldiler.

"Sen çık, biz kahvaltı hazırlayınca sesleniriz."

Gülümseyip öpücük atarak yukarı çıktım. Yatağın yanındaki berjere oturup, hayatımın aşkını izledim uzunca. Kahvem bittiğinde, gözlerini araladı.

"Güzel mi manzara?"

Gülümsedim. Başımı salladım hızla.

"Bana kahve yok mu?"

Dudaklarımı büzüp, boş bardağı gösterdim. Ayağa kalkıp yanıma geldi. Elimdeki bardağı alıp, sehpaya bıraktı. Dudaklarımı öpüp, alt dudağımı çekiştirdi. Geri çekildiğinde dudağını yaladı.

"Bu da yeterli."

Gülüp yanağını okşadım. Alnımı öptü.

"İyiyim, merak etme. Yanımda sen varsın, hayatım boyunca ayrılmadığım arkadaşlarım var. Yalnız değilim. Toparlarım."

Mete aralık kapıdan başını uzatıp, seslendi.

"Toparlarız."


Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin