Gün Batımı

827 47 2
                                    

Masayı topladıktan sonra iki şal alıp gelmişti. Evin 3.katında bir teras varmış. Oraya çıkıp gün batımını izleyeceğiz. Bana göre hemen biten 24 saatlik 1 güne neler sığdırdığımıza inanamıyor ve bugünün hiç bitmesini istemiyordum. Onun yanındayken başka hiç bir şeye gerek yoktu. Kalbimi durduracak bu haz, beni büyülemekten başka bir şey yapmıyordu. Her ne kadar kabuğu sert olsam da içimde bir yerlerde hiç aşkı tatmadan ölür müyüm korkusu vardı. Ama çoğu kırgınlıklarımla dolu şu hayat, bana dünyanın en güzel hediyesini sunmuştu.

Elimde kahvelerle merdivenin başında onu beklerken daldığım düşüncelerden,  onun karşımdaki kapı pervazına yaslanmış beni izleyen görüntüsünü görebilmemle sıyrıldım. Bir eli cebinde, sağ omzu kapıya dayalı, yüzündeki tüm gülüşleri kıskandırabilecek olan gülüşüyle bana bakıyordu.

"Manzaran güzelse ben de gelip bakayım?"

"Güzel, hem de öyle güzel ki. Tüm işimi gücümü bırakıp ömür boyu onu seyrederek ölebilirim."

Ölüm kelimesi yüreğime sancı bıraktı. Onun ölebileceği fikri nefesi tıkadı.

"Ölme. Sen hep benim için yaşa."

Gülümsedi ve yanıma yaklaştı. Şakağıma bir öpücük bıraktı.

"Hadi çıkalım."

"E hani şal?"

"Yukarısı hazır bile. Hadi güneş batacak dans edemeyeceğiz."

Elimdeki kahveleri alıp bana yol gösterdi.

"Gün batınca dans edemeyecek miyiz sanki?"

Arkamdan kıkırtısını duydum bende gülümsedim. Gerçekten bir insanın gülüşü bile melodi gibi gelir miydi?

Terasa çıktığımda ağzımı açık bırakacak güzel bi ortam hazırlanmıştı. Güneş tam batıda, tüm gökyüzünü kızıllığa bürümüşken, çatının çitlerinde sayısız küçük aşıklar vardı. Yerde bir kaç minder, köşede bir masa. Yanımda bunların hiçbirine değişmeyeceğim adam.

Kahveleri masaya bırakıp yanıma geldi. Anında kollarımı ona sardım.

"Bir günü böyle güzel yaşattığın için teşekkür ederim. Son günüme kadar tek hayatım bugün olacak."

Biraz geri çekilip yüzüme baktı. Bir eli yanağımdaki yerini aldı.

"Son günüme kadar sana her günü böyle güzel kılacağım. "

Her gün yanımda olması yeterdi. Geri çekildiğinde, bir elimi tutup önümde eğildi.

"Hayatımın en güzel dansını bana tekrar yaşatır mısınız hanımefendi?"

Elini sıkıca tutup, ayak uydurdum yine ona. Eli belimi sardı. Heyecan her yerde kol geziyordu. Bir elimi yine göğsüne koydum. Bu hareketime gülümsedi. Çok güzel güldü. Kalbi avuçlarımda atarken evet müzik olmadan dans ediyorduk. Gün batıyordu ama ben yeniden doğuyor gibiydim.

"Elim kalbinde, bu ne güzel bi hız,
Kızıp gülmen bile hep noksansız.
Bazen hayranım bu kırılgan gücüne,
Bile bile avcundayım."

Mırıldandığı şarkı ruhuma işledi. O söyledikçe ben hayatımı buldum. O söyledikçe ben aşka tutuldum. 

"Beni sar zaman mekan değersiz.
Ben seninsem  geçer kaygım."

Gün batarken, dudaklarıma değdi karameli. Milyon kere öpse, hep dahasını isteyecekti. Söylediği gibi. Benim de aksini istemem söz konusu değildi.

Tüm nefesimi onun dudaklarına versem, ölmezdim.


Özür dileyerek, diğer hikayeyi biraz geciktireceğim. Ama bugün gelir.

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin