Posta

630 53 12
                                    

Efelere geldiğimizde birer kahve yapıp bahçedeki masaya oturmuştuk.  Yağız, elemanların bellekteki dosyalarını inceliyordu laptoptan. Efe eli alnını kaşırken, gözleri sabit noktada düşünüyordu. Farkettirmemeye çabalamıştı ama gergindi. Benim canımı sıkmamak için söylemediğini biliyordum ama böyle büyük bir şeyi geçiştirmemeliydi.

"Gizem?"

Ülküye döndük hep beraber. Sabah adı geçen mutfak şefinden bahsediyordu.

"Gizem kim?"

Leya, Meteye döndüğünde Mete, tam da Yağızın o an incelediği dosyayı çekti Leyanın önüne.

"Mutfak şefi."

Efe sadece dinlemekle yetindi.

"Benim şu oturduğum masadakiler dışında güvendiğim biri yok zaten. Herkes her şeyi yapabilir."

Yağızın sözlerine başımızı salladık, onaylarca. Ülküye döndüm sonra.

"Neden ondan şüphelendin Ülkü?"

"Mutfak şefi, her şeyden sorumludur. İlk incelemeye göre mutfaktaki gaz kaçağıyla alakalı çıkmış yangın. Büyük bir mutfak. O an sadece Gizem varmış içerde açılış ondaymış. Sen olsan mutfağa girdiğinde gaz kokusu almaz mısın? Hadi koku almadın, şef dediğin kontrol sağlamaz mı?"

Mantıklıydı konuşması ama yine de netlik sağlamazdı. Daha mutfağa girmemiş olabilirdi ya da gözünden de kaçmış olabilirdi. Şüphe edilebilirdi ama kesinlik belirtmezdi.

"Gizem de tam olarak mutfağa girmemiş o sırada. Söylediğine göre yani. O mekanın kapısını açıp girdiğinde, arkasından hemen Yağız gelmiş. Öyle anlatıyor."

Efeye döndüğümüzde Yağız kaşlarını çattı.

"Ben zaten içerdeydim, Gizemi görmedim. Patlama sesi duyunca hızla dışarı çıktım, o sırada belirdi Gizem. Hem görmüşse beni neden selam vermemiş?"

Efe dudaklarını büzdü, bilmem der gibi. Omuz silkti.

"Bunu sorgularız."

"Ülküye katılıyor musun Leya?"

Metenin sorduğu soruyla Leya ona döndü yeniden.

"Her şey mümkün. "

Çalan kapıyla Efe ayaklandı.

"Ben bakarım."

Gittiğinde biz de şüpheler üzerinde konuşmaya devam ettik. Leya baya odaklanmıştı. İçerden bir şeyin kırılma sesi geldiğinde o da dahil hepimiz irkildik. Yağız önden biz arkadan hızla koşarak içeri girdik.

Efe bir elinde tutup buruşturduğu kağıtla, diğer vazoyu da fırlatıp kırdı. Bense durmuş şokla onu izliyordum. Neye öfkelenmişti? Tam yumruğunu duvara vuracakken, Yağız kolunu havada yakaladı.

"Kardeşim, dur noluyor?"

Efenin öfkeli gözleri kıpkırmızıydı. Yağız bir yandan onu tutarken bir yandan elinde sıktığı kağıdı almaya çalıştı. Başarabildiğinde kağıdı Meteye verdi.

"Aç şunu, ne yazıyor? Kitlendi yine."

Yine? Ellerimin titrediğini hissettim. Leya ellerimi tutup omuzumu sıktı.

"Sakin ol."

Metenin yanına yaklaştık. Yağız Efeyi kendine getirmeye çalışırken, biz Metenin açtığı kağıdı okuyorduk.

"Eskiden tek zayıf noktan mekanındı. Mekandan başka bir şey düşünmezdin. Ama görüyorum ki mekanın yansa bile gelmeyeceğin başka bir önceliğin var. Yeni zaafından yaralayacağım seni Çağan Efe Ak. Yeni odağım, yanındaki kadın."

Okuduklarımdan sonra korkuyla Meteye baktım. Efe bir hışımla Metenin elindeki kağıdı çekip, kapıyı çarparak çıktı.

"Nazı yanınızdan ayırmayın!"





Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin