Şüphe

668 49 9
                                    

Hastaneden çıktığımızda, ısrarla mekanı görmek istediğim için oranın yolunu tutmuştuk.

Önüne geldiğimizde gördüğüm manzara dehşete düşmeme sebep oldu. Öyle küçük bir mutfak yangını falan değildi. Mekanın büyük bir kısmı yanmış vaziyetteydi. Çevreye verdiği ısı hala diriydi.

"Burası çok ciddi. Bu kendiliğinden mi olmuş?"

"Soruların bitmeyecek değil mi?"

Tam ona cevap verecekken Yağız araya girdi.

"Kıza anlatmazsan bitmez sorusu tabi."

Yağıza döndüm.

"Bari sen anlat. Öylesine bir yangın değildi dimi?"

Ülkü korkarak Yağızın koluna sarıldı. Leya etrafı gözlemliyordu, anlamaya çalışarak. Tam bir adım atacakken, Mete hızla kolundan tutup onu durdurdu.

"Yaklaşmaman gerek. Her yer incelemede."

Çağan beni kolunun altına çekip, saçlarıma öpücük bıraktı.

"Önemli değil dediiiim."

Hızla geri çekildim. Çünkü sinirleniyordum. Sesimi kontrol edemeyerek kelimenin tam anlamıyla çemkirdim.

"Ya mekanını komple yakmışlar! Kendiliğinden yanmamış besbelli. Ve sen benden saklıyorsun!"

Hayretle gözleri açıldı. Ellerini havaya kaldırdı, teslim olur gibi.

"Tamam, tamam anlatacağım. Sakin."

Bu sefer araya giren Mete oldu.

"Sakin bir yerde oturalım, konuşalım. Burda böyle olmuyor."

"Sana gidelim."

Yağızın, Efeye bakarak söylediğini, onayladılar. Tekrar arabalara binip Efenin evine geçtik. Leyayla Mete de bizimleydi.

"Ben hiç güzel kokular almadım bu işten."

Leyaya döndüm. Her zaman ayrıntıları yakalardı. Bir ara doktorluğu bırakıp polis olabileceğini bile konuşmuştuk. Belki de adli tıp uzmanı olmalıydı.

"Ne gibi?"

Efe dikiz aynasından Leyaya kısa bir bakıp sordu bu soruyu. Leya biraz düşündü.

"Yakan kişi sadece, göz dağı vermek istemiş bence. Ama kontrolünden çıkmış. Mekanın çevresindeki ahşap süslemeleri işin içine katmamış. Hatta muhtemelen yandığını görünce çevredeki bahçeyi sulamış. Bastığımız yerler fazla çamurluydu."

Kısa bir an Meteye baktı. Sonra devam etti.

"Ve gayet nizami bir şekilde yanmış çevre. Bahçe ıslak olmamış olsaydı, ahşaptan tutuşmuş yangını söndürmek kolay olmazdı."

Mete düşündü, sanırım hepimiz düşünüyorduk şu an. Aklımda Leyanın söyledikleriyle mekanın görüntüsünü eşleştirmeye çalışıyordum.

"Kamera yok mu?"

Sorduğum soruya Efe başını iki yana salladı.

"Dün bozulmuştu, bugün yapmaya geleceklerdi. Tabi gelemediler."

Leya parmağını şıklattı. Meteyle birbirlerine bakıp aynı anda konuştular.

"Demek ki içeriden biri."

Efe devam etti.

"Ya da içeride adamı olan biri."

"Yeni aldığımız elemanlara bakalım."

Damağımı dilime vurdum.

"Bence eski elemanlarınıza. Yeni adamlarınız bunları yapmaya hemen cesaret edemezler. Önce güven kazanmaları gerekir."



Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin