Kader

798 57 12
                                    

Çalışma masasının üzerinde bir resim panosu vardı.

"Fotoğrafları çok seviyorsunuz sanırım."

Yanıma geldi ve sandalyeye oturdu, ben panoyu incelemeye devam ederken.

"Annem hatıra işlerini çık severdi. O yüzden her anı olabildiğince fotoğraflardı. Bir bu kadar da dolu albümler var."

Aşağıda gördüğüm fotoğrafın bir başka kopyasını burada da gördüm. Elime alıp Efeye döndüm.

"Bu fotoğraftan aşağıda da vardı. Buradakiler kim?"

Fotoğraf biraz eskiydi, kamera da tam netlememişti. Çok seçilmiyordu yüzler.

"Bu annemin bir arkadaşıymış. Kucağındaki de kızı. O zamanlar bir yazlığımız varmış Bodrumda. Orada komşuymuşuz. Sonra zamanla kopmuşlar. Annem ne yapsa da ulaşacak bir yer bulamadı. Kızını bana almayı düşünüyordu halbuki."

Son cümleyi gülerek söyledi. Ama bu kıskanmamı engelleyemezdi. Ulaşmış olsaydı başka biriyle evlenecek olma ihtimali beni gerdi. Düşünceli şekilde fotoğrafı inceledim. Bizim de yazlığımız vardı orada.

"Bizim de Bodrumda yazlığımız varmış. Ama babam annemi orada aldatınca, bir daha gitmemişiz. Hatta şu arkanızdaki dondurmacının bizde de fotoğrafı var. Ama film yandığı için kişiler gözükmü-"

Olabilme ihtimali var mıydı? Bu fotoğraftakinin ben ve annem olma ihtimali?

"Aynı şeyi mi düşünüyoruz şu an? Annen olabilir mi bu kadın?"

Heyecanla yerinden kalkan Efeye baktım.

"Bilmiyorum ki. Ben böyle hikayesini dinlememiştim açıkçası. Hem bu büyük tesadüf olur. Sanmam."

Telefonu çıkarıp anneme, fotoğrafı çekip gönderdim.

"Seni bunca zaman tanıyor olabilmek varken 27yıl boşa yaşamama yanarım."

Annemden gelen cevaba baktım. Gözlerim doldu birden. Gerçekten 27 yıl sonra mı bir araya gelmeliydik.

"Ah Yeliz, eski komşum. Sen nereden buldun bu fotoğrafı annecim?"

Telefonu Efeye çevirdim. Okuduğunda fotoğrafa baktı. Bana döndü. Yüzünde gülümseme vardı ana buruktu. Gerçekten onu tanımış öyle büyümüş olmak isterdim.

"Şu an o Bodruma gelmeyen yolları yakıp yok etmek istiyorum."

"Böyle tesadüflerin yalnızca filmlerde olacağını düşünürdüm."

Ellerini iki yanağıma koyup burnuma bir öpücük bıraktı. Sonra beni göğsüne bastırdı. Beline sarıldım.

"Ne güzel erkenden evlenirdik ya."

Şaşkınlıkla başımı kaldırdım.

"Başkası olsa da evlenecek miydin?"

"Senin gibi güzelse olabilirdi."

Elimin altındaki etini cimcirdim. Sonra kolları arasından çıkıp kapıya yöneldim. Tabi ki şaka olduğunu biliyordum ama tribini atacaktım.

Ben hızlı hızlı kapıya giderken kolumdan tutup hızla kendine çevirdi. Bedenine çarptım, eli belime yerleşti ve uzaklaşmamı engelledi. Dudakları dudaklarımı buldu. Bu sefer nazik değildi, sanki günlerden beri susuzdu ve suyu yeni bulmuştu. Dudaklarına hapsetmek ister gibi. Ben de bir o kadar hasretle karşılık veriyordum.

Kader bizi yıllarca ayrı tutmuş, sonra hiç haberimiz olmadan yollarımızı buluşturmuştu.

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin