Öfke

692 46 15
                                    

Zarfın geldiği gün;
Çağan Efe'den:

Kapıyı açtığımda karşımdaki postacı, elime bir zarf uzatıp gitti. Garipsesem de üstünde durmadım. Kapıyı kapatıp zarfı açtım.

"Eskiden tek zayıf noktan mekanındı. Mekandan başka bir şey düşünmezdin. Ama görüyorum ki mekanın yansa bile gelmeyeceğin başka bir önceliğin var. Yeni zaafından yaralayacağım seni Çağan Efe Ak. Yeni odağım, yanındaki kadın."

Okudum satırlarla gözüm döndü. Uzun zamandır sağladığım öfke kontrolümün elimden kayıp gittiğini hissettim. Damarlarımdaki kan, seyirmeye başladığında, hırsla elimdeki kağıdı buruşturdum. Köşede duran vazo beni rahatsız ettiğinde bir tekmeyle kırılmasına sebep oldum. Ama sinirimin dizginlenmesi mümkün olmadı.

Zaaf.

Yanımdaki kadın.

Naz.

Kalbimi sıkıştıran cümleler, kulağımda çınladı durdu. İçeri girenleri gözüm görmese de uğultuları kulaklarıma doldu. Bir başka vazo da elimden fırladığında Yağız gelip beni tuttu.

Ama yeterli değildi. Öfkemi dizginleyemeyeceğini o da anladı çünkü göz göze geldik. Hızla ondan sıyrıldığımda kapıya yöneldim.

"Nazı yanınızdan ayırmayın!"

Kapıdan çıktığımda ciğerime dolan hava işime yaramadı. Öfke parmak uçlarımdan taşarken, kapının önündeki arabama değil, motora yöneldim. Belki çarpan hava kendime getirirdi.

Kimdi? Benden ne istiyordu? Mekan umurumda bile değildi ama Naz başkaydı. Ona gelen en ufak zarar, ömrüme bedeldi.

Dün mekana gelen polis ekibini bulup, olanı anlattım. İçlerinde olan eski bir arkadaşım vardı. Seray.

"En ufak ipucu. Herhangi bir şüpheli. Önce benim haberim olacak Seray."

Seray, kolumu sıktı güven vermek için.

"Sen bir sakinleş. Ne bulursak bulalım haber vereceğim tamam mı? Ama sen bir sakinleş."

Öfke, hala kol geziyordu vücudumda yalan değil.

"Bak her şeyi yapabilir. Beni bile çekip vursun derdim değil. Ama Naz. Nazı korumanızı istiyorum. Ekipse ekip. Gerekirse para. Farketmez. Anlıyorsun beni dimi Seray. Naza bir şey olmasına katlanamam."

Arkasına dönüp birine işaret verdi.

"Hadi gel bi kahve içelim. Senin içini bi rahatlatalım. Kızın yanına böyle dönme."

Nazı nasıl bıraktığım aklıma gelince elimi alnıma vurup, baş ağrımı bastırmaya çalıştım. Serayla merkezden çıkıp, köşedeki kafeye oturduk.

"Sakin olman lazım ki, o hata yapsın. Sen öfkelenirsen, ona çok alan yaratırsın."

Kahve yerine söylediğim birayı yudumladım.

"Kim olabileceği konusunda hiçbir fikrim yok, Seray."

"Aklım almıyor, düşman edinecek biri değilsin."

Beni tanıyordu. Eskiden bana karşı duyguları olduğunu düşünürdü herkes. Ama biz iki iyi arkadaştık. Onun zorunlu görevi için yollarımız ayrılmıştı.

"Kimse onu bul ve bana ver."

"Adaleti sağlayacak olan biziz. Seni sadece bilgilendiririm Çağan Efe. Onun dışında kanunsuz bir şey bekleme benden."

Ayrıldığımızda saatin epey geç olduğunu farkettim. Motora tekrar atlayıp hızla evin yolunu tuttum. Nazın kokusu burnumda tüterken, soğuk esen rüzgar ciğerimi yaktı.

Şimdi öfkeden çok, korkum vardı. Kaybetme korkusu. Ona bir şey olacak korkusu. İliklerime kadar hissettim. Annemden başka toprak istemiyordum. Onu da benden alamazdı hayat.

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin