Mutfak

800 54 3
                                    

"Yıllarca seni beklemişim."

Aşağı mutfağa inerken, ona baktım.

"Hayatında kimse oldu mu?"

"Biri vardı. Daha doğrusu arkadaştık, o benden hep bir adım ilerisini istedi ben hep geriye kaçtım. Sonra annemi kaybettiğimde bir liman aradım, onu bulamadım. Öylece kapandı gitti."

Mutfağa girdiğimizde, ısıtıcıya su koydu. Dolaptan tencereyi çıkarıp, spagettileri içine bıraktı.

"Senin hayatında biri olup olmadığını merak etsem de, bunu duymak isteyeceğimden emin değilim."

"Seninkiyle hemen hemen aynı hikaye. "

"Karşılık vermediğin bir çok kişi olmuştur."

"Açıkçası onun beni sevdiğine emindim, hiçbir zaman Karşılık vermeme rağmen hep yanımdaydı."

"Sonra ne oldu?"

Omuz silktim. Aklıma gelince midem bulandı.

"Bir başka arkadaşımla aldattı."

"Nasıl ya?"

"Basbayağı işte, annemlerin kavga ettiği bir akşam çok canım sıkkındı. Çıkıp ona gittim. Gitmez olaydım. "

"Seni aldatan adamın aklını sileyim. "

Güldüm.

"Çok önemsemedim açıkçası. Zaten babamla annemin ilişkisinden ötürü ilişkilere güvenim yoktu. O da böyle yapınca, tüm kapılar kapandı."

Önüme gelip saçlarımı arkaya itti.

"Peki şimdi? Hala kapıların kapalı mı?"

"Sana karşı perde bile yok, ne kapısı?"

"Güvenmen ve güvenini kaybetmemen için iyi bir seçim."

Güldü ve göz kırptı. Bu hali hoşuma gidiyordu. Egoist bir adam değildi, kendinden emindi sadece. Ne yalan söyliyim, ben de en az onun kadar emindim ondan.

"Neli yapalım makarnayı?"

"Alfredo?"

"Bayılırım. Ama zehirlenmeyelim?"

"Güzelim ben, 5 yıldır bekar yaşıyorum. "

"Bilemeyeceğim artık."

Alaycı ifadeyle, ona bakıyordum. Ocağa tavayı koyup bana döndü.

"Gerçi haftanın iki üç günü kızlar geliyor, yemek yapıyor falan."

Yüzümdeki gülüş silindi. Tırnaklarımı çıkarıp üzerine yürüdüm.

"Bir şey mi dedin?"

Gülerek ellerimi tutup öptü.

"Tamam tamam kızma benim küçük dişi kartalım."

Elimle omzuna vurdum.

"Ben de yarın sabah Yiğitle kahve içeceğim. "

Kısasa kısastı. Yüzündeki mutlu gülümseme, öfkeye döndü. Ama hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp ocaktaki tavada sosu hazırlamaya başladı. Sinirlendiğini kasılan çenesinden, kollarında belirginleşen damarlarından anlamıştım. Neden bir tepki verdiğini anlamadan bekledim.

Makarnayı hazırlayıp tabakları böldü. Masaya koydu, çekmeceden çatal bıçakları çıkardı. Dolaptan içecek bir şeyler çıkarıp, bardaklara doldurdu. Bana döndü.

"Öfkeme yenik düşüp, senin gözlerine hayal kırıklığı düşürmemek için sustum. Kalbini kıracak her hangi bir söz çıkmasın ağzımdan diye. "

"Kimseyle kahve içeceğim yok."

"Biliyorum ama dudaklarından başka birinin adı dökülsün istemiyorum."

"Sen bi kutuya koy sakla beni."

"Düşünmüyor değilim, bebeğim."

Güldüm. Masaya oturup yemeklerimize döndük. Allah var acayip iyi yapmıştı. Enfes bi tadı vardı.

"Aramızda kalsın, Ülkünün yaptığından bile daha güzel."

"İddialarım şarkıyla sınırlı değil tabi."

"Şimdi sırada ne vardı acaba?"

"Dans edeceğiz, müzik olmadan."

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin