Akşam Güneşi

1.6K 75 4
                                    

Birer kadeh bir şeyler söyledik. Gün batımı güzelliğiyle baş döndürüyordu o sıra. Ülkü dört gözle sahnenin yolunu gözlüyordu. Leyaysa anı fotoğraflıyordu. İçeceğimi yudumlarken, telefonu bana uzattı, Leya. Beni yakalamıştı. Yüzümün sağ profiline, vuran akşam güneşi, kirpiklerime gölge düşürmüştü. Ayağımın biri yere uzanırken, biri tabure demirinin üzerindeydi.  Bakışlarım elimdeki kadehte. Hoş bir kareydi. Kocaman bir öpücük atıp fotoğrafımı bana  yollamasını istedim.

Fotoğrafı biraz düzenleyip, post olarak atmıştım. Mekanı konuma ekleyip, açıklamaya bir şeyler salladım.

"Akşam güneşi, güzele mi vururdu?"

Bir kaç dakika sonra Ülkü heycanlandığında önüne dönüp bir kaç derin nefes aldı. Sanırım sabahki çocuk sahneye çıkıyordu. Geri sahneye yöneldi. Onunla beraber biz de Leyayla bakışlarımızı çevirdik.

İkisi kumral beyaz tenli, biri sanırım bu Ülkünün bahsettiğiydi. Gayet kara kaşlı kara gözlüydü. En önde gelen, daha uzun boylu kumral, kıvırcık dağınık saçlı olanın havası tüm mekanı etkisi altına alıyordu. Sanırım enerjisi yüksekti. Çünkü ben bile onu incelemekten kendimi alamıyordum. Sahneye çıktı, ortadaki yerini aldı. Sanırım grubun solisti belliydi. Diğerleri de eş zamanlı yerlerini aldı biri gitarını aldı, diğeri baterinin arkasına geçti. Dikkatimi solist taburesine oturmuş çocuğa verdim. Mikrofonunu ayarlayıp, başını kaldırdığı anda gözleri gözlerimi buldu. Ela. Çok parlak ela gözleri vardı. Işıktan mıydı? Şu an gözlerimi çekmem gerekiyordu belki ama çekmedim. O da uzunca baktı, garson olduğunu düşündüğüm kız yanına gelip bir kağıt uzatana kadar.

"Şu çocuk sana mı bakıyor bana mı öyle geldi?"

Leyanın sesiyle kendime geldim. Bana bakıyordu.

"Çocuktan gözümü alamadım bi an inceliyim derken, muhtemelen rahatsız hissedip baktı."

"Etkilendin yani?"

Ülkü imayla sorduğu sorudan sonra Leyanın omzunu dürtüp kıkırdadı.

"Yiğidi öldür hakkını yeme, yakışıklı çocuk."

Gülüştük.

İlk şarkıları, ay tenli kadın oldu. Melodi kulaklarıma doldu.

"Senin derinlerinde bir yerde buldum
Sımsıkı sarılacak, karışacak köklerimi"

Sonra sesi. Dünyanın en güzel tınısı gibi. Şarkı hiç bu kadar güzel değildi, bundan öncesinde.

"Tenin almış beyazlığını aydan
Saçlarının rengi geceden."

Şarkının bu kısmında göz göze gelince,  ister istemez saçlarıma gitti parmaklarım. Şarkı bana uyuyordu. Gülümsedim.

Şarkılar, şarkıları geçti. Onun sesi, hepsini birbirinden güzel kıldı. Beni etkilemiş olmasına bile hayran kalmıştım. Çünkü hiçbir şey kolay kolay ilgi alanıma girmezdi.

Mekandan çıkarken kızlara döndüm.

"Sanırım sık sık buraya geleceğiz."  

Yangınlı Şiirler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin