Soğuk Sihirbaz ile Bir Anlaşma

XVII.

Heykel doğalmış gibi arabaya bindi. Arabacının koltuğuna gitmeden önce Jaeha'ya eşlik etti ve onu arabaya bindirdi ve şöyle dedi:

Hedef, Viscount Koufen'in malikanesi. Güneş yukarıdayken koşmak ve güneş batarken dinlenmek temel esneklik ilkesi olmalıdır. Arabayı sürmenin yanı sıra Yoon Jaeha'ya eşlik etmeni emrediyorum."

[ "Anlaşıldı." ]

Sonra bindikten sonra araba hareket etmeye başladı. Sokaktakilerin hiçbiri arabacının bir insan olmadığından şüphe duymuyordu.

"...Sihir uygundur ama biraz korkutucudur."

Küçük pencereden dışarı bakan Jaeha mırıldandı.

Bir sihirbaz olan Hisran, canlılara benzer şeyleri özgürce kontrol etmek için sihirli taşları kullandı. Peki, başkalarını kontrol etme veya yok etme konusunda uzmanlaşmış bir büyücü nasıl görünürdü...?

"Sihir, onu nasıl kullandığınıza bağlı olarak farklı sonuçlar getirebilen bir güçtür. Merak etme. O heykelin varlığı halktan bir sır, ama usta yardımcıları ve büyükler bunu biliyor."

"Bunun yerine... büyücüleri çok hafife alıp almadığımı merak ettim."

Zephiroth gittikten sonra Hisran'dan büyücüler hakkında biraz daha bilgi aldı. Diğer yaratıkların kurban edilmesine dayanan kara büyünün, özel durumlar dışında normal büyüden daha güçlü olduğu söylenirdi. Bu yüzden onun doğal büyüsünün nefes alıyormuş gibi ortaya çıktığını görünce yeniden korkmaya başladı.

"Hisran'ın büyüsü yeterince harika... ama bundan daha güçlü büyü var mı?"

Sesi, düşüncelere dalmış Jaeha'nın kulaklarında duyuldu.

"Evet, asla hafife almasan iyi olur. Ne yapacaklarını bilmediğimiz için, istersen şimdi geri çekilebilirsin. Zephiroth'u tekrar arayabilirim. Buraya kadar geldiği gerçeğine bakılırsa en az bir güvenlik koordinatı bulmuş gibi görünüyor. Sonra ışınlanma büyüsüyle yakında gelecek."

"...Öyleyse birçok yönden kayıpta değil misiniz? Hem zaman hem de para olarak."

"Ha? Eğer böyle düşünüyorsan, lütfen sözleşmeyi biraz daha uzat, seni soğuk kalpli kız."

Hisran gülümseyerek cevap verdi.

Görünüşüne bakınca, yolculuktan şimdi bile vazgeçebileceği samimi görünüyordu.

Koyu kahverengi gözleri onunkilerle buluştuğunda, bakışlarını ondan kaçırmayan altın rengi gözleri düzdü.

'Bu dünyadaki en korkunç şey insanlardır. Kızıl Kule gerçekten güvenli mi?'

Üçüncü akademi başkanını hatırladığında Jaeha'nın omuzları titredi.

Başkalarına zayıflık göstermek istemese de çabalıyordu... Ancak o günden beri insanlardan korkuyordu çünkü onların ne zaman ve nasıl değişeceğini bilmiyordu.

Hisran'ın kule ustası olduğu söylense de yönetmen diye bir şey hiç yoktu.

Neden, su altında her şeyi bilseniz bile yoldaki insanların kalbini bilemezsiniz diye bir söz var mı? Bu nedenle, kızıl kulede güvenecek kimse olmadan yaşamaktansa, bir canavar ya da bir büyücü görünse de, biraz da olsa güvenebileceği Hisran'la birlikte olmanın daha güvenli olduğuna karar verdi.

Biraz kaşlarını çatan Jaeha cevap verdi.

"Senin bakış açından, 'Ben en güçlüyüm' veya 'Endişelenme, seni korumak için elimden geleni yapacağım' demen gerekmez mi?"