Kaveh;
Sendeleyerek evin kapısına geldim. Yorgunlukla ceplerimi yokladım. "Hay, lanet..." Karanlık sokağa bir küfür mırıldanarak eşiğe çöktüm. Eşiğe çökmemle kapının açılması arası 3 saniye sürmemişti. Panikle ayağa kalkıp hep ayaktaymışım gibi bir tavır takındım ve her zamanki neşeli sesimle konuştum. "Alhaitham daha uyumadın mı? Kapıyı açtığın için sağ ol haha yine anahtarımı unutmuşum." Her zamanki ifadesiz yüzüyle bana baktı.
"Uyumak üzereydim ama düşüncesizce yaptığın gürültü sayesinde kalkmak zorunda kaldım." İçeri girerken kaşlarımı çattım. "Hey, abartma daha yeni gelmiştim zaten." Odasına yürürken konuştu. "Biraz daha bekleseydim tüm sokağı ayağa kaldırırdın zaten." Ofladıktan sonra iğneleyici tonla iyi geceler dileyip odama çekildim.
Yatağa sırt üstü kendimi bırakıp gözlerimi kapadım. 1 haftadır sabah erkenden kalkıp gece geç saatlere kadar çalışmam gerekmişti. Yatakta yan dönüp keyifle mırıldandım. "Sonunda dinlenebilirim." Rahatsızca kıpırdandım. Üstümü değiştirmeyi ve pijamalarımı giymeyi unutmuştum... Kendimi yataktan kazırcasına kaldırıp dolabımdan rahat bişeyler seçip giydim.
Işığı kapatmak için elimi uzattığımda gözüm takvimde işaretlenmiş tarihe çarptı. Elimi alnıma vurup masama oturdum. Elimi yanaklarıma vurup uykumu dağıttım. "Hadi yapalım şunu!" Sesimin biraz yüksek çıkmasıyla duvara vurulan yumruk sesini duymam bir oldu.
"Hey! Uyumaya çalışıyorum!" Göz devirdim. "Tamam be biliyoruz uyumana bak!" Önceden bir tasarım çizmiştim zaten ve gerekli malzemeleri de almıştım. Geriye kalan dikkatli şekilde parçaları birleştirmekti. Güneş odamın penceresinden sızarken işim anca bitmişti. Kabloyu makinaya bağlayıp kodların aktarılmasını beklerken kafamı masaya dayayıp güneşi izledim.
Güneşin sıcaklığı mayıştırırken gözlerimi yumdum. Babamın evden son kez çıkışı gözlerimin önüne geldiğinde irkilerek kafamı kaldırdım. Ayılmaya çalışırken Alhaitham'ın sessiz adımlarını evin içinde duyabiliyordum. Uyanmış olmalıydı. Odamdan çıkıp mutfağa ilerledim. Elinde kahve fincanı ile beni süzdü. "Korkunç görünüyorsun."
"Sana da günaydın cimcime." Onu umursamayıp kahve için kendime su koydum. O ısınırken gidip yüzümü yıkadım ama uykum hiç açılmamıştı aksine daha çok uykum gelmişti sanki mutfağa girerken kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Alhaitham istifini bozmamış önünde kahve elinde kitabıyla masaya oturmuştu.
Yanından geçerken ayak serçe parmağım masaya çarptı ve yerimde zıpladım. Alhaitham gözlerini kitabından bir saniyeliğine bana laf sokmak için ayırdı. "Tüm gece beni uyutmadıktan sonra bir de beni yakmaya falan mı çalışıyorsun?"
Sinirle ona çıkıştım. "Hey, sana kahvaltı hazırlamak için buradayım! Anca şikayet etmeyi biliyorsun." Alhaitham kitabını masaya bıraktı kahvesinden son yudumunu alıp bardağını hızlıca yıkadı. "Daha kendine bakamayan birisinin hazırlayacağı kahvaltıya ihtiyacım yok. Ben çıkıyorum."
"Hey, Alhaitham kahvaltı etmeden gitme!" Arkasından sinirle bağırsamda beni duymadı. Uykusuzluktan başım dönerken kahve için ısıttığım suyun altını kapattım. Odama gidip Alhaitham'ın yokluğunda fırsat bilip dün gece beni uykusuz bırakan minik makineyi çalıştırmayı denedim.
Bu yaptığım bir nevi ses kaydedici cihazdı. Alhaitham sürekli kafasında bir kulaklıkla gezer ve müzik dinlerdi hatta bazen bana diyeceğini dedikten sonra ona bağırıp çağırsamda duymamak için sessizleştirici mod bile eklemişti. Bende sırf onu sinir etmek için bütün gece oturup bir doğum günü hediyesi hazırladım. Düşününce baya boş bir emek harcamış gibiydim ama maksat onu sinirlendirmek zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Key - Kavetham +18
Fanfiction"O zaman bugün senin için içelim." Bardağımı onunkiyle tokuşturdum ve bir yudum aldım. Kaveh bir solukta bitirip yenisini doldurmak için şişeye uzandı. "Bu arada beni neden öptün Alhaitham?" Ağzıma götürdüğüm pasta çatalımdan kucağıma düştü.