21

804 138 221
                                    

Selamlar geçen bölüm paylaştığım soru-cevap etkinliğine katıldığınız için herkese çok teşekkürler 🥺 Düşündüğümden daha fazla kişi cevap verdi ve bildirim kutum biraz karıştı bu yüzden cevap veremediklerimden özür dilerim 😔

Neyse size ufak bir hedef koymak istiyorum 40 vote geldiğinde yeni bölüm sizlerle birlikte olacak hehe keyifli okumalar~

***

Sumeru çıkışına kadar gidip bekçilere sormuştum. En azından şehir dışına çıkmayacağını ummuştum ama sabah şehirden ayrıldığını söylemişlerdi. Eve girdiğimde yorgundum. İçimde anlayamayacağım bir boşluk hissi vardı. Belki de boşvermiştim.

O bu kadar kaybolup bulunmak istemiyorken peşinden gitmeme gerek var mıydı cidden? En son onunla yerim diye akşam yemeği yememiştim ve farkına varmadan bir gün geçmişti. Bir şeyler atıştırmak ve sonra uyumak istiyordum.

Buzdolabını açıp çilekli pastayı gördüğümde hiçbir şey hissetmedim. Pastayı alıp masaya koydum. Bir çatal alıp sandalyeye oturdum. Bir kaç dakika pastayla bakıştım. Dilimlemeden pastadan bir çatal aldım.

Yumuşak krema boğazımdan akarken tatlı şeyleri sevmediğime bir kez daha emin oldum. Bir çatal daha aldım. Bir çatal daha ve bir çatal daha. Bunu sevmiyordum neden yiyordum ki? Bir çatal daha pasta aldığımda ağzıma tuzlu bir tat geldi. Çatalı tutan elim titrerken tekrar pastaya uzandım.

İçimdeki boşluk hissi çok geçmeden kendini acıya bırakırken göz yaşlarımı sildim. Sadece bir pasta yiyorum neden ağlıyorum ki? Pastadan bir lokma daha aldığımda yutkunamadım. Boğazıma oturan yumru yüzünden boğuluyormuş gibi hissediyordum.

Çatalı bırakıp kafamı masaya yasladım. Ağlamam çok mantıksız ama durduramıyorum. O bu kadar kolay gitmişken ben neden ondan geriye kalanlara tutunmaya çalışıyordum ki? Pastayı alıp ayağa kalktım. Çöpün yanına ilerleyip pastaya baktım.

Pastanın ortasına dikilmiş çilek yan düşerken iç çektim. Buzdolabının kapağını açıp pastayı geri koydum. Tek elimle göz yaşlarımı sildim. Hiç kendim gibi davranmıyordum. Mutfağın ışığını kapatıp odama gittim. Uyuyunca geçecek. Bu zamana kadar o olmadan yaşamıştım bundan sonra da o olmadan yaşayabilirdim.

Yorgunlukla gözlerimi kapadım. Birisi sanki kalbimi avucunun içinde sıkıyormuş gibi hissetsemde uyumaya çalıştım. Yalnız uyumak hep bu kadar soğuk mu hissettiriyordu? Bir kaç saat daha yatakta dönüp uyumaya çalıştım. Yastığımı alıp salona gittim.

Koltuğa uzanıp gözlerimi yumdum. Burnuma gelen tanıdık koku ile elimi uzatıp kendime çektim. Sıkıca sarılırken yüreğimdeki yükün hafiflediğini hissettim. Çatık olduğunun farkında bile olmadığım kaşlarım gevşerken uykuya yenik düştüm.

Uyandığımda başım ağrıyordu. Sarıldığım yastığa bakarken kafa karışıklığıyla gözlerim Kaveh'i aradı. Ah doğru ya o gitti. Kokusu sinen yastığı kenara bırakıp doğruldum. Gözlerim kapalı kapısını bulurken iç çektim. Hiçbir şey düşünmek istemiyorum.

Kulaklığımı en son nereye bıraktığımı hatırlamadığım için masaya ve koltuğa baktım. Koltuğun altına mı düşürdüm acaba? Koltuğu ittirdiğimde kulaklığın kablosunu gördüm. Yere eğilip koltuğun altına baktım. Kulaklığım oradaydı onu çekip aldım.

Tam kalkacakken gördüğüm beyaz şeyle durdum. Kağıt mı vardı orada? Merakıma engel olamayıp uzandım. Kaveh geride bir mektup mu bırakmıştı yoksa? Kalbim hızlanırken aceleyle kağıdı çıkardım. Yutkunup sayfaya baktığımda yine boşa umutlandığımı anlamıştım.

Sadece bir kuş çizimi vardı. Elimi alnıma vurup halime alayla güldüm "Ne bekliyordum ki?" Çizime bakarken düşüncelere daldım. Kaveh mimari dışında nadiren bir şeyler çizerdi. Kafası dolu olduğunda minik karalamalar veya eskizler yapardı.

No Key - Kavetham +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin