17

974 136 173
                                    

Yeni bölüm ile karşınızdayım! Müsait oldukça bölüm yazacağım bu yüzden size hedef vermiyorum yine umarım bu tatil günlerinde bolca eğlenir ve iyi vakit geçirirsiniz hehe 👉👈

Ayrıca bir şey sormak istiyorum. Fikir ve düşünceleriniz için sadece bir bölümlük bir soru-cevap etkinliği yapsam katılmak ister misiniz? Henüz karar vermedim ama bu fic ve gelecekte yazacağım ficlerle ilgili şeyler düşünüyorum...

Neyse uzatmayayım keyifli okumalar~

***

Her şey bir anda gelişmişti. Babamın evden çıkarken son kez sırtını görüşüm. Gelen ölüm haberiyle yıllarca acı çeken ve en büyük tutkusu olan çizimi yapamayacak hale gelmesi. Titreyen elleri kalemi tuttuğunda kağıda dokunduramadan hıçkıra hıçkıra ağlaması.

Olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki idrak edemiyordum. Annemin yanında durup destek olmak istedim. Sarılmak için ona uzandığımda beni ittirdi. Yere düştüğümde buz gibi gözlerle bana baktı "Hepsi senin yüzünden... İnsanların hayatını mahvediyorsun... Kime dokunsan bir lanet gibi üstüne çöküp onları tüketip bitiriyorsun!"

Annem yakamdan kavrayıp beni kaldırdı "Neden... Neden yaptın bunu bize?" Kalbim sıkışırken boğazımdaki yumru konuşmamı engelliyordu. Zar zor yüzüne uzanıp göz yaşlarını silmeye çalıştım "Anne..." Yüzüne uzanan elimden kaçınıp beni bıraktı. Titreyen ellerini silkeleyerek temizlemeye çalıştı.

Nefret ve acıyla bana bakarken bağırdı "Dokunma bana! Keşke seni hiç doğurmasaydım. O zaman babanla ben hala mutlu olabilirdik. Babanın ölümüne sebep oldun ama yüzün bile kızarmadan etrafta geziniyorsun! O seni bu kadar severken ona bunu nasıl yaptın?"

Gözlerimden yaşlar akarken sanki bir el boğazımı ve kalbimi sıkıyormuş gibi hissettim. Annem ellerini yüzüne kapayıp ağlarken ne yapacağımı bilemedim öylece durdum. Elini yüzünden hafifçe çekip nefretle bana baktı "Keşke seni doğuracağıma ölseydim."

Uyandığımda zorlukla ciğerlerime bir nefes çektim. Panikle kalkmaya çalıştığımda belimdeki kol engel oldu. Alhaitham beni kendine çekip sıkıca sarıldı "Saat daha erken biraz daha uyu." Elimi yüzüme koyup sakinleşmeye çalıştım. Elime bulaşan ıslaklıkla elimi geri çekip baktım.

Böyle rüyalar görmeyeli uzun zaman olmuştu. Uyurken ağladığımı fark etti mi acaba? Nefesimi düzene sokmaya çalışırken kalbimdeki ağırlık gittikçe artıyor gibiydi. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken kendimi durduramadım. Annem hiç bir zaman beni suçlamamıştı veya bir kere bile beni ihmal etmemişti.

Bana o kadar iyi davranmıştı ki bu kendimi daha suçlu hissetmeme sebep olmuştu. Rüyamda gördüğüm şeyleri bana söyleyip nefret kussa bile ona kızmazdım. Sürekli ben doğmasaydım ne kadar mutlu olacaklarını ve yaşlandıklarında huzurlu evlerinde birlikte olacaklarını hayal ederdim.

Hıçkırarak ağlamamak için dudağımı ısırırken kafamı göğsüne yasladı. Bir eli saçımı okşarken bir eli nazikçe sırtımı sıvazladı. Yumruk haline getirip göğsümde birleştirdiğim elimi ayırdım. Yavaşça ona sarıldım. Alnım göğsünde yaslıyken burnumu çektim.

Hiç bir şey demedi. Bende bir şey anlatmadım. Ne zaman sakinleştiğimi veya uyuyakaldım bilmiyordum. Güneş yüzüme vurduğunda zorlukla gözlerimi açtım. Alhaitham arkadan sarılmış bir şekilde kollarını belime sarmıştı. Başımdaki ağrıyla bacaklarımı yataktan sarkıttım.

Bacaklarımdaki uyuşukluk geçsin diye kısa bir masaj yapıp kalktım. Kalkmamla gürültülü bir şekilde yere yapışmam bir oldu. Alhaitham tek gözü kapalı kafasını yastıktan kaldırdı. Saçları birbirine girmiş halde bana baktı.

No Key - Kavetham +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin