Selamlar uzun bir bölümle yine geldim hehe fazla özletmedim kendimi nasılım?
Bu bölümle aramızı düzeltiyoruz değil mi? Evet diyin. Dediniz varsayıyorum.
Sınavım varken nelerle uğraşıyorum ya neyse keyifli okumalar~
***
Gökyüzüne yıldızlara bakarken nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Çok geçmeden duyduğum sesle irkildim "Alhaitham! Hah... Hah... Tanrı aşkına..." Nefes nefese kaldığı sesinden anlaşılıyordu. Zorlukla yanıma gelip diz çöktü.
Ellerini toprağa dayarken kendi kendine mırıldandı "Yer... Soğuk..." Elini yanağıma koydu "Neden yerde uzanıyorsun? Bir yerini mi incittin? Yer soğuk kalkmana yardım edeyim mi?" Terden sırılsıklam olmuş ve hala nefesini düzene sokamamış gözüküyordu. Elini tutup ona baktım
"Neden arkamdan geldin?" Diğer elini enseme koyup yukarı doğru götürerek saçlarımı okşadı. Yüzünde mahcup bir gülümsemeyle cevapladı "Çünkü sen de benim için gelmiştin." Eğilip alnımdan öptüğünde acıyla irkildim.
Anında fark edip geri çekildi "Hey cidden düştün mü? Karanlıkta net görememiştim dur bir bakayım." Koltuk altlarımdan tutup beni oturttuğunda çocuk gibi hissettim. Saçlarımı geri çekip endişeli gözlerle yüzümü inceledi.
Üzgün bir şekilde sordu "Başka bir yerin ağrıyor mu?" Uzun zamandan sonra tüm ilgisini bana verdiği için içimi garip bir duygu kaplamıştı. Normalde önemsiz olduğunu düşünerek hayır derdim. Dizlerimi gösterdiğimde elini nazikçe bacaklarımda gezdirdi.
"Dizlerin kanamış. Ah çok acıyor olmalı." Sırtını bana dönmüş karanlıkta elinden geldiğince görmeye çalışırken arkadan ona sarıldım "Evet çok acıyor." Ellerimi tutup omzuna koydu "Ayla sırtıma seni eve taşıyacağım."
Utanmış ve yük olacağımı hissederek sordum "Zaten buraya kadar koşarken yoruldun. Senin için ağır değil miyim?" Omzundan sarkan elimi öptüğünde istemsizce kötü düşüncelerimin dağılmaya başladığını hissettim.
"Taşıyacağım kişi sevgilim neden ağırlığından şikayet edeyim?" Hafifçe doğrulup sırtını işaret etti "Atla bakalım cimcime evimize gidelim." Sırtına çıkarken yüzümü omzuna sakladım "Cimcime demeye nereden alıştın sen ya?" Kıkırdarken düşmemem için bacaklarımı sıkıca tuttu.
"Hm bilmem ki. Sanırım farkında olmadan sadece benim sana seslenebileceğim bir lakap buldum. Sevmedin mi? Sevmediysen başka bir şey bulabilirim." Hafifçe kafamı kaldırıp yüzüne bakarken mırıldandım "Sevmediğimi söylemedim."
Gülümserken kafasını kafama yasladı "Haha tam bir cimcimesin cidden!" Utanmış hissederken kollarımı ona daha sıkı sardım. Onun yüzünden bu kadar üzülüp sinir krizi geçirdikten sonra onu görünce yelkenleri suya indirmem çok saçmaydı ama sanırım konu duygular olunca mantık yok oluyordu.
Eve gelene kadar beni şikayet etmeden taşıdı. Kapıdayken duraksadı "Alhaitham anahtarın yanında mı?" Kafamı iki yana salladım "Sanırım dün iş yerinde unuttum. Kapıyı bana sen açmıştın." Hafifçe hoplatıp duruşumuzu düzelttikten sonra arada kalmış bir şekilde kapıya baktı.
"Hah... Yatağa kadar taşımak istiyordum. Cebimden anahtarı almaya kalksan zorlanır mısın?" Tüm yol boyunca şikayet etmemesi beni taşırken yorulmadığı anlamına gelmiyordu apaçık farkındaydım. Boynundan öptüğümde hafifçe kızarıp bana döndü.
Sırtından indiğimde bocalamış şekilde bana baktı. Çocuk gibi davrandığım için biraz utanmış hissettiğimden o hariç her yere baktım. Beni bekletmemek için kapıyı açtığında sonunda ona dönmüştüm ki beni kucakladı. Şaşkınlıkla ona baktığımda kahkaha attı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Key - Kavetham +18
Fanfiction"O zaman bugün senin için içelim." Bardağımı onunkiyle tokuşturdum ve bir yudum aldım. Kaveh bir solukta bitirip yenisini doldurmak için şişeye uzandı. "Bu arada beni neden öptün Alhaitham?" Ağzıma götürdüğüm pasta çatalımdan kucağıma düştü.