4

1.3K 115 213
                                    

Kaveh;

Güneş yüzüme vurduğunda gözlerimi araladım. Elimle yastıktan destek alıp kalktım. Diğer elimle başımı tutarken yastığın dokusundaki farklılığı fark ettim. Avucumun içinde sıkıp bıraktım. Yastığım bu kadar sert değildi benim... Kafamı çevirip yanıma baktım.

Çığlık atıp elimi çektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çığlık atıp elimi çektim. "Ne yapıyorsun burada?!" Kalkıp eliyle saçlarını karıştırdı. "Dün göğsümde uyuyakaldın, sonra seni odana getirdim." Elimle gözlerimi ovuşturdum. "Yani? Bırakıp gitseydin ya." Kızaran kulaklarını gördüğümde bakakaldım.

"Yoksa ben uyurken öptün mü lan beni?" Şok içinde bana baktı. "Beni ne tür bir sapık sanıyorsun?! Seni rızan olmadıkca öpecek değilim." Ayağa kalktı. "Ben duşa gireceğim sen biraz daha uyu yorgun dün görünüyordun." Hızla odadan çıkarken arkasından izledim.

O ne demek istedi şimdi? Rızam olursa öpecek mi yani? Kafamı iki yana salladım. Şükür bugünde namusumuza sahip çıktık biraz daha uyuyayım...

Öğlene doğru yataktan kalktım. Genişce esneyerek tembel tembel odamdan çıktım. Salondan mutfağa geçerken gördüğüm şey hayal mi diye kontrol etmek için ani bir geri dönüş yapmak zorunda kaldım. "Hey, ne yapıyorsun sen?" Alhaitham masayı silmeyi kesip dehşet içindeki yüzüme baktı.

"Ortalığı topluyorum?" Kafası karışmış şekilde etrafını kontrol ederken yanına gittim. Elimi alnına ve yanaklarına koyup ateşini kontrol ettim. "Hasta mısın? Başına saksı falan mı düştü?" Kaşlarını çattı. "Saçmalıyorsun, hasta değilim."

"Ama kulaklarına kadar kızarmışsın! Sabah da böyleydin ve sen asla ortalığı toparlamazsın! Ne oldu sana?" Elini elimin üstüne koyduğunda irkildim. "Dağınıklığın içinde odaklanamıyordum bu yüzden topladım. Yorulduğum içinde terledim ve kızardım. Yeterli bir cevap mı?"

Tüylerim ürperirken elimi çektim. "Haha, haklısın avuç için bile terlemiş..." Mutfağa yönelirken yan gözle ona baktım. "Aç mısın?" Ellerini kıyafetlerine silmesi gözüme batarken cevap verdi. "Ah, henüz yemedim istersen birlikte yiyelim." Kafa sallayıp mutfağa girdim.

Sanki ellerimde ölümcül bir hastalık var. Silmesine gerek var mıydı cidden? Bende salak gibi ya benden hoşlanıyorsa diye tribe giriyorum. Neyse kalpsiz olduğu bir kez daha tescillenmiş oldu. Yemek malzemelerini çıkarırken iç çektim.

Yine de bu kadar kötü hissetmem normal değil. Bu sıralar herşeyi fazla duygusal algılıyorum. Fazla kafama takmamalıyım. Pekala eski halime dönme vakti. Parlak kaygısız bir gülümseme ile her şey yoluna girecek.

Yemek hazırlayınca Alhaitham'a seslenip onu çağırdım. Sessizce mutfağa girdiğinde kulaklığını yine takmıştı. Göz devirdim. Tabi uyandım ya sesimi duymamak için takması gerekiyor. Görmezden gelip yüzümde bir gülümsemeyle yemeğini uzattım.

Yüzüme bakarak elimden aldığında durumun garipliğine aldırmadan kendi tabağımı alıp sandalyeye geçtim. "Bugün işin yok mu senin?" Omuz silktim. "Daha yeni geldim ülkeye hemen işe gidecek değilim." Anladım der gibi mırıldandı.

No Key - Kavetham +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin