38

675 59 127
                                    

Selam uzun bir aradan sonra ben geldim ama size yeni bölüm de getirdim! Neuvilette çıkartmak için ömrümün bir parçasını şeytana satmakla meşguldum kusura bakmasınız değil mi hehe...

O kadar uzun zaman olmuş ki en son ne olduğunu hatırlamak için bir önceki bölümü okuyayım dedim utançtan yerin dibine girecektim bu da benim cezam oldu...

Neyse uzatmadan sizi bölüm okumaya bırakayım keyifli okumalar ~

***

Kaveh;

Yüzüme vuran güneş ışığı ile yüzümü buruşturdum. Güneşten kaçınmak için arkamı dönmek istediğimde irkilip ellerimi belimi saran kollara koydum. Tek gözüm kapalı kafamı kaldırıp uyuduğumuz pozisyona baktım. İçim varlığıyla dolu dolu hissettiriyordu. Bu aptal erkek halimle hamile falan mı bırakmaya çalışıyor beni?

Kollarından kurtulup yavaşça içimden çıkarttım. Hassiktir dün çok yoğun geçmiş hala içimde hissedebiliyorum. Yatsam da otursam da her yerim sızladığı için doğrulup yatağa oturdum. Kendime gelmeye çalışırken uyuyan yüzünü izledim.

Normalde en ufak hareketimde alman kurdu gibi kulaklarını dikerek uyanırdı yorulmuş olmalı. Onu uyandırmamak için sessizce ayağa kalktım. Bacaklarım titrerken komodine tutunup bacaklarımdaki uyuşukluğun geçmesi için zaman tanıdım.

Banyoma doğru adeta koşarcasına girip kendimi zor attım. Sıcak suyun içine girerken söylendim "Sevince çok güzel seviyorsun ama yatakta sanırsın düşmanını..." Elimi saçlarıma daldırıp geriye yatırdım. Böyle tüm suçu ona atsam da devam etmesi için onu sürekli kışkırtanda ben oluyordum.

Fazla oyalanmadan sıcak suyun kaslarımı gevşetmesine izin verip tüm vücudumu temizledim. Duştan çıktıktan sonra kafamı kapıdan uzatıp Alhaitham'ı kontrol ettim. Hala mışıl mışıl uyuyordu. Üzerime temiz kıyafetler geçirip mutfağa ilerledim. Hala belim sızlasa da daha iyi hissediyordum.

Bugün pankek mi yapsam? Canım tatlı bir şeyler istiyordu. Pankek yapıp meyvelerle süsledim. Yeni aldığım kahveyi demlerken kokusu resmen ayılmamı sağlamıştı. Alhaitham'ı uyandırmak için yanına gittim. Sessizce yatağa ilerleyip yüzüne baktım.

Dağınık saçları ve yan yattığı için büzüşmüş dudakları ile ilk kez masum göründüğünü düşündüm. Hemen uyandırmasam mı? Böyle bir manzarayı her zaman göremem. Hem daha kahvenin olmasına 15 dakika var. Acaba o uyurken fırsattan istifade... Çekmeceyi sessizce açıp elime aldım.

Uyanır mı ki? Göz ucuyla onu kontrol ettim. Uyanacak gibi durmuyor denesem mi? Bileğini olabildiğince yavaşça tutup kaldırdım. Yüzünde mimik oynamazken nefesimi tuttum. Parmağına yüzüğü olabildiğince hissettirmeden takmaya çalışırken elim hayatım boyunca hiç titremediği kadar titriyordu.

Sonunda taktığımda rahatlamayla derin bir nefes bıraktım. O uyurken gizlice ölçüsünü almıştım. Ama uyandığında panikten kağıdı neredeyse götüme sokacaktım. Neyseki anlamamıştı veya el fetişim olduğuna yormuştu. Umarım ikinci seçenek değildir.

Elleri zaten çok güzeldi ama benim taktığım yüzük ile... Kızarsam bile gözlerimi bu görüntüden alamadım. Öyle güzeldi ki keşke fotoğrafını çekebilsem diye geçirdim içimden. Yüzüğün diğer tekini parmağıma deneyip elimi elimin yanına koydum.

Yüzüğü ona verirken ne demeliyim? Acaba kendini baskı altında hisseder mi? Ya da saçmaladığımı falan... Benim kadar takı takmayı da sevmiyor ya istemezse. O zaman iki yüzüğü de kendim takarım ama sanırım üzülürüm biraz. Birazcık... Çok az...

No Key - Kavetham +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin