...Tam 2 yıl bundan önce,Asya henüz 7-ci sınıftayken, birisine aşık oldu. Ve o da Asyayı beğeniyordu. Aslında olay öyle gerçekleşmedi. Tamam, tamam şöyle söyleyeyim, Buse o çocuktan hoşlanıyordu. Çocuksa Asyayı seviyordu. Bir gün Asya arkadaşının mutluluğu için gidip onunla konuştu. Ve çocuğun onu sevdiyini öğrendi. Asya bunu öğrenirken yanında Derya da vardı. Ve Asya bunu Busenin bilmesini istemiyordu. Ancak Derya gidip Buseyle konuşmuştu. Buse o kadar da kötü olmamıştı. Hatta Asyayla onu yakınlaştırmak için elinden geleni yapıyordu. Ve başardı...
O gün Asyanın en mutlu anıydı.Asya hayatının en güzel anlarını yaşıyordu. Ancak bu mutluluk çok sürmedi. Çocuk Asyadan ayrıldığında, Asya bildiğiniz bunalıma girdi. Asyayı böyle gören arkadaşları ne yapacaklarını bilmediler. Bu da yetmezmiş gibi, çocuk Asyaya olur olmaz cümleler kurdu. Yok sen pisliğin tekiymişsin de falan da filan. Ve en nihayetinde Asyayı delirtmeği başardı. Asya her onu gördüğünde, kendine zarar vermeye başladı. Her onu düşündüğünde krizler geçirdi. Hatta onu unutmak için başkasıyla bile sevgili oldu. Ama fayda etmedi Sonunda da kimseyle konuşmaz, kendinden nefret eden bir insana dönüştü. Bunun başlıca sebepiyse oydu...
Böyle O,O diye kaldım. Tabikide bir adı var. Bana kalsa 'ODUN' ola bilirdi. Ama malesef Doruk...
İşte böyle. Asyanın geçmişini öğrendiğinize göre artık devam ede biliriz.
Kenan ve Ali önden, Asya ve Nazansa arkalarından yukarıya çıkıyorlardı. Her zaman olduğu gibi Alinin ve Nazanın akılları bir-birlerinde, Asya boş-boş düşünen, Kenan ise Asya için endişelenen taraftı. Çünki, Kenan Asyayı araştırmıştı, yani Asyanın neler yaşadığını biliyordu. O yüzden de Asyayı bir dakika bile olsun yalnız bırakmak gibi bir niyeti yoktu.
4-cü kata ulaşır-ulaşmaz Kenan konuşmaya başladı:
"Şimdi, şöyle yapacağız. Kızlar siz burada bizi bekleyin, Biz yukarıya bakıp geleceğiz."
"Yok ya, yok öyle dünya Kenan efendi,buraya kadar birlikte geldik, bundan sonra da anca beraber, kanca beraber."
"Nazan, bak yukarıda ne olduğunu bilmiyoruz, o yüzden de siz bizi bekleyin, biz Aliyle bakıp gelelim."
Bu tartışma ilerilerken, Nazan daha da hakk kazanıyordu. Eh normal olarak çıkmaları lazımdı. Çünki buraya kadar birlikte gelmişlerdi.
"Biz de geliyoruz!"
Nazanın sesi duvarlarda yamkılandı. Ali onu sakinleştirmeyi başarınca hepsi birlikte o gizemli sesin geldiği 5-ci kata çıktılar...
İlk önce merdivenleri, sonra pencereleri, ve onların etrafını aradılar. Aslında ne aradıklarını da tam olarak bilmiyorlardı. Sadece, bir şey bulmak, bir ipucu, b,ir işaret arıyorlardı...
...Uzun aramadan sonra hiç bir şey bulamayan grup –ki grup diyorum artık daha çok yakınlar bir birlerine – karanlık koridorun kariısına geçtiler. Hepsi dikkatini tam olarak bu koriddora vermişti. Sesin geldiği koridora...
"Kenan, ben artık korkmaya başlıyorum, abi. Yani bu olayların ileride bir filmini falan da çeke biliriz. Ya da korku filmini."
"Ali sen de amma korkak çıktın. Alt tarafı bir koridora gireceğiz."
Ama ne koridor! Aramızda kalsın ama Ali harbiden tırsak çıktı. Nazan bu çocukta ne görüyor hala anlamadım. Hakikaten Nazan, sen Alide ne gördün bu kadar
Neyse, bunlar küçük detaylar başka bir bölüm buna zaman ayırırız.
Grup artık koridora girip yürümeye başlamıştı bile. Tek tek sınıflara girip kontrol ediyorlardı. Gerçi bunlar bir sınıftan çok birer oda gibiydi. Banyo, tuvalet, yatak odası...
"Resmen konforlu bir eve gelmişim gibi hiss ediyorum arkadaşlar."
Alinin bu cümlesiyle Asyanın ağzı hafif kıvrıldı. Bunu gören Kenan Asyayı daha da gildirmek için bir şeyler düşünmeye başladı. Gerçi böyle bir ortamda da kahkaha atacak hali yok ya.
"En iyisi ikiye ayrılalım, böyle sabaha kadar ararız."
"Haklısın Nazan, en iyisi ikiye ayrılmak"
"O zaman ben Aliyle grupum. Artık siz de Kenanla olursunuz Asyacığım."
"Tamam o zaman hadi ayrılalım."
Nazan ve Ali sağ tarafa, Asya ve Kenan ise sol tarafa yöneldi. Her kes birer birer her yeri arıyordu.
"Asya."
"Efendim Kenan."
"Sen niye böyle bir kızsın?"
"Nasılmışım?"
Asya birden korkuyla Kenana baktı. Kenanın onun geçmişini bilmesini istemiyordu. Yalnızca Kenan değil, hiö kimsenin bilmesini istemiyordu. Oyüzden de biraz korkmuştu.
"Yani, işte ne bileyim, garip. Ama yalnış anlama, iyi anlamda."
Kenan Nasıl toparlayacaüını bilmiyordu. Aslında sormak istiyordu. Sormak istiyordu ki sen hala Doruğu seviyormusun? Ama soramazdı. Yapamazdı. Niye mi? Çünki alacağı cevaptan çok ama çok
Korkuyordu. Ya evet, hala seviyorum dese? Ha? Ne olacaktı? Tabiikide Kenan mahv olacaktı. Şöyle ki, Kenanın ilk sevdiği kız Asya değildi.
Sevda... Kenanın ilk aşkı... Kenan Sevdaya açıldığında Sevda da ona karşı aynı hiss etdiğini söylemişti. Ama tabii ki yalandı. Sevda aslında Kenanın arkadaşı olan Sedata aşıktı. Ona yakın ola bilmek ,içinse Kenanı kullandı. Kenan bunu anladıkta artık çok geçti. Sevda ve Sedat birlikte kaçmışlardı. Kenan da arkadaşının sırtından vurasını, Sevdanın ona ihanet etmesini hazmedemiyordu.
Ve evet, yine böyle bir şey yaşamamak için elinden geleni yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ses
ActionOnun karşıma çıkmasıyla birlikte hayatım değişti. Karanlık dünyam aydınlandı. Ama sadece bu olmadı. Bir intikam oyununun içine düştük. Belki de lanet, belki de intikam, belki de oyun. Ama en korkuncu bizim bu olaydan nasıl çıkışımız. Her kes bu oyun...