İyiyim...

19 4 0
                                    


   "Asya, kızım hadi okula geç  kalıyorsun!"

   Annemin sesiyle gözlerimi yarım yamalak açıp ona baktım. Alarm kurmuştum, ama çalmamıştı. Telefona baktım, kapanmıştı. Eh, normal. Gece okula gidip orada tlefonun ışığını açık bırakırsan, bir de eve gelip o telefonu kurcaladıktan sonra şarja koymazsan olacağı budur işte. 

"Tamam anne, kalkıyorum."

   Hemen yerimden kalkıp hazırlanmaya başladım. Bu gün diğier günlerden farklı olarak okula gitmeden kendime aynada baktım nasıl görünüyorum diye. Son iki yıldır, ilk defa okula giderken kendime baktım. 

   Ve biliyormusunuz, saçlarımı tarayıp düzenli bir şekilde topladım. Bunu kendim de anlamadım. Sanki derin bir uykudan uyanıp kendime çeki düzen veriyordum. Hemen dolabımı açıp siyah ceketimi üstüme geçirdim, ve kapıya doüru ileriledim. 

"Ya kızım, hadi bir iki lokma bir şey at ağzına"

"Benim güzel annem, bak ben aç değilim acıkınca okuldan bir şeyler alırım."

"Ama kızım onlar hiç sağlıklı değil ki. Sen onları neden yiyorsun?"

Merak etme annem, ben başımın çaresine bakarım."

   Bunu söyleyip hemen dışarı fırladım. Anlayacağınız annemin elinden zor kurtuldum. 

   Okulun bahçesinden içeri girip tam binaya doğru yürümeye başlamıştım ki, bir de baktım Esra ve Lamya bana doğru sinirli- sinirli yürüyorlar. Sanki bir suç işlemişim de, bunun için beni idam etmeye geliyorlar.

"Asya!" Lamyanın sesi o kadar heyecanlıydı ki, baya-baya korkmaya başlamıştım. 

"Asya, sen neredesin kaç gündür?"

"Ne demek neredeyim? İşte ev, okul, keman dersi..."

"Neden bize uğramıyorsun kaç gündür?"

"Ha şimdi anladım sinirinizi!"

"Yaa, sen benim soruma cevap ver kaç gündür bize neden uğramadın? 

"Ben, şey... Yani nasıl desem..."

"Biz beşinci kata çıktık!"

   Arkadan gelen sesle birlikte hepimizin gözleri aynı noktaya baktı. Nazan cümlesiyle hepimizin dikkatini çekmeyi başarmıştı.

"Nazan sen ne diyorsun?"

   Nazanı susturmaya çalışırken Nazan daha da hızla olan biteni anlatmaya başladı. Ben Nazana kötü-kötü bakarken Nazan bana bakmıyordu bile. Sinirimden neredeyse Nazanı parçalayacaktım. 

"Siz bize neden buları daha önce anlatmadınız? Esra bak görüyormusun bize güvenmiyorlar."

"Ya hiç size güvenmemek olurmu Lamyacığım? Biz sadece hiç kimse bilmesin istedik."

"Peki, tamam inandık. Şimdi ne yapacağız onu söyleyin bize."

"İnandığına sevindim Lamyacığım. Bizim bir grupumuz var. İsmi "Ses". Sizi de oraya ekleyeceğiz."

"Ama benim bir şartım var."

"Buyur Esra."

"Rıfat ve Cemal da o gruba dahil olacak. Ali ve Kenan da var ya... O yüzden."

"Eh, madem öyle istiyorsunuz, öyle olsun bakalım."

"Ben birazdan sizi de eklerim Esracığım. Ancak Rıfat ve Cemali de oraya eklemem için numaraları lazım. Yukarı çıkınca bana numaralarını verirsin."

Peki. Rıfatın numarasını ben veririm, Cemalin numarasını da Lamya verir."

   ...Dersin bitmesine az kaldı. Biz ise bu gün hiç bir şey yapmadık. Sadece Nazanın Rıfat, Cemal, Lamya ve Esrayı gruba eklemesi bildirim şeklinde bana geldi. 

   Fark etdim de, son günlerde bir tık ilerileyiş var ende. Baya-baya iyiye gidiyormuşum gibi hissediyorum. Ve bu, iyi bir şey. Yani, iyi bir şey işte. İyi hiss ediyorum. Hem de çok iyi...




















SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin