Büyük umut...

14 6 0
                                    

                  "Kenan'ın anlatımında"

   Hayat hep mi böyledir? Sen birini seversin, o da sana senin sevgin kadar nefret eder? Sen ne kadar seversen sev senin sevgin ikinize de yetmiyor değil mi? Ben ilk kez birini sevdim, bana öyle bir şey yaptı ki bir daha sevmeye cesaret edemedim. Ama sonra karşıma Asya çıktı. Asya o kadar zarif,  o kadar masum, o kadar güzeldi ki, ben ondan uzaklaşmaya çalışdıkca Asya beni kendine çekti. Sonra bir gün hiç uzaklaşamadım ve hep yanında olmak istedim. İşte tam da bu yüzden onun her bir hareketini takip etdim. Onun geçmişini öğrendim. Ve Asya'nın da benim gibi kırık bir kalp taşıdığını öğrendim. Kırık bir kalbi anck kırık bir kalp iyileşdire bilir diye düşündüm. Ama Asya'nın bundan korkacağını da biliyordum. O kadar masum ki, bir daha aynı şeyleri yaşamayı göze alamazdı. Hayır, hayır ben de onu kırmayacaktım. Sadece Asya böyle düşünüyordu. Ben onun yaralarını saracaktım. Ona kötü anılarını unutturacaktım. Eğer Asya da cesaret toplasa biz bir olup tüm engelleri aşacaktık. Asyayla birlikte tüm dünyaya karşı savaşacaktık. Buna emindim. Bir gün bu olacaktık. Biz bir olup yaralarımızı saracağız.

...Saatlerdir bahçede Asya'nın ne zaman taburcu olacağını düşünüyorum. Sonra Kemal geldi.

"Kenan, abi üzme kendini. Asya güçlü bir kız.  Merak etme sen."

"Kemal, ya Asya Doruğu affetse, o zaman ben ne yapacağım? Mahv olurum ben."

"Kenan, Asya Doruğu affetmeyecek. Buna emin olabilirsin. Asya'yı 5 yıldır tanıyorum. Başda biraz kafası karışacak. Ama sen onu yalnız bırakma. Sadece kafası karışmasın. Tamam mı?"

"Abi sağol ya. Bana akıl verdiğin için teşekkürler."

"Ne demek oğlum, Asyanın iyiliğini ben de istiyorum. Doruğun nasıl bir pislik olduğunu hepimiz iyi biliyoruz. Hadi sana bol şans."

"Teşekkürler."

   Asya için o kadar endişeleniyordum ki, onu kayıp etmeyi göze alamıyordum.

...Saat 7 yi çeyrek geçiyor. Asya 5-10 dakikaya kalmaz taburcu olur. Ama ben Asya'yla karşılaşmak istemiyorum. Evet, onun iyi olduğunu görmek için içim gidiyor. Ama Asya'yla göz göze gelmemeliyim. Yine kötü duruma düşmemeliyim. Her neyse, ben en iyisi gideyim. Nede olsa onu okulda göreceğim. Hadi kalbim, yapabilirsin, gide bilirsin. Off tamam şu köşede saklanayım en azından iyi olduğunu göreyim.

"Kızım dikkat et. Bak daha tam iyileşmedin."

"Of anne, amma abartdın ha. Alt tarafı biraz başım döndü. Niye korkuyorsun ki?"

"Olsun kızım, sen yine de dikkatli ol."

"Tamam anne."

   Asya'nın annesiyle çekişmesi bile beni etkiliyor. Bir insan bu kadar mı güzel, bu kadar mı saf, bu kadar mı masum olur ya. Ne olur, bana bunu açıklayın. Asya bana öyle bir enerji veriyor ki, her şey aklımdan çıkıyor. Ha, arabaya bindiler. Buse de onunla bindi. Şimdi gidebilirim.

"Şşt, oğlum burda ne arıyorsun? Neden gelmedin Asya'nın yanına?"

   Ali'nin yaklaşmasıyla birlikte yerimden hopladım.

"Amma da kaptırmışsın kendini be oğlum. Azıcık rahatla."

"Nasıl rahatlayayım oğlum, Asya'nın karşısına çıkmaya cesaretim kalmadı ya resmen."

"Lan sen hiç bir şey yapmadın ki. Hem Asya'yı kolları arasına alıp hastaneye getiren de sendin. Bu neyin kafası lan?"

   Rıfatın çıkışması beni biraz rahatlatmıştı. Şimdi biraz korkum azaldı.

"Ya Asya Doruğu affetse, o zaman ne olacak?"

"Öyle bir şey olmayacak. Bundan əmin ola bilirsin."

"Peki nasıl olacak Cemal, söyler misin?"

"Oğlum biz Asya'nın yanından gelmiyor muyuz? Kızlar Asya'ya sormuşlar. Affedecek misin diye. Asya hayır demiş. Kızlar öyle söyledi."

   Cemalin bunu söylemesi ile birlikte nasıl rahatladığımı bir ben bir de Allah bilir. Yani Asya o iti affetmeyecekdi. Affetmeyecekdi. Ne kadar umut verici değil mi? O kadar sevindim ki suratımdaki sırıtışı gizleyemedim. Eh, doğal olarak da her kes bana güldü.

"Kenan, bari bu kadar belli etmeseydin sevindiğini."

   Hepsi birden gülmeye başlayınca bana bir telefon geldi. Küçük kardeşim arıyordu.

"Abi, ne zaman geleceksin? Hani beni sinemaya götürecektin? Şu yeni gelen çizgi filmi izlemek için."

"Tamam abi'ciğim, geliyorum hemen. Sen hazırlan, beni bekle."

"Peki abi."

"Arkadaşlar benim gitmem gerek. Emir büyük yerden. Küçük kardeşim aradı da."

"Duyduk abi'ciğim duyduk. Hadi git artık.  Küçük beye de bizden selam söylersin."

"Olur, söylerim."

   Hemen yola koyuldum. Büyük bir mutlulukla...

SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin