"Busenin anlatımında."
"Buse, bana Kenanı çağırırmısın?"
"Asyacığım, sen şimdi dinlen, ben sana Kenanı çağıracağım."
"Buse bana Kenanı çağır!"
Sesi o kadar tedirgin geliyordu ki, Kenanı çağırırsam, onu boğa bile bilir diye düşündüm bir an.
Ama yapamazdı. Asya da Kenana aynı şekilde sım sıkı bağlanmıştı. Bunu nereden mi biliyorum?
Çünkü Asyanın bakışlarında Kenanı gördüm. Çünkü Kenanın bakışlarında Asyayı gördüm. Onların konuşmalarında fark ettim ki, ikisi de bizimle değil, bir birleriyle konuşuyorlar. Yakın olmasalar bile, onlar hep yan yanalar. Ben bunu Asyanın ve Kenanın konuşmalarında, dinlemelerinde, gözlerinde, ellerinde gördüm.
İnsanlar sanırlar ki, hep yan yana olunca görürüz bir birimizi. Ama öyle değil. Seven insanlar yan yana olmasalar bile hep yan yanalar. Uyurken, Yemek yerken, Kitap okurken, hep yan yana olurlar. Ben bunu kendimden biliyorum. Ben bunu Leyla ile mecnundan, Aslı ve Keremden, Ferhat ve Şirinden biliyorum. Ben bunu Asya ve Kenandan biliyorum. Çünkü bu saydıklarımın hepsi bir birini seviyorlar. Sevmek yan yana olmadan dokunmaktır. Sesini duymadan dinlemektir. Görmeden göre bilmektir. Budur sevmek. Sadece bu.
Ben Asyayı sakinleştirmeye çalışırken Asya daha da sinirleniyordu.
"Asyacığım, bir sakin ol. Tamam çağıracağım ama önce derin bir nefes al."
"Buse çağır Kenanı."
Sesi sakinleşince ondan korkmaya başladım. Çünkü Asya ne zaman sinirli halinden birden bire çıkıp sakinleşirse demek ki, Asya büyük bir partlatyış yapacak.
"Peki, Asya, ama sakin olacağına söz ver."
"Tamam, söz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ses
ActionOnun karşıma çıkmasıyla birlikte hayatım değişti. Karanlık dünyam aydınlandı. Ama sadece bu olmadı. Bir intikam oyununun içine düştük. Belki de lanet, belki de intikam, belki de oyun. Ama en korkuncu bizim bu olaydan nasıl çıkışımız. Her kes bu oyun...