Yalnız değilim.

8 4 0
                                    

Babam benim yanıma gelir gelmez sıkıca sarıldı. Galiba annem babama da aynı şeyleri anlatmış.

"Asyam, ne oldu? O şerefsiz sana yaklaştı mı?"

"Baba, bak anneme de söyledim, BEN HIRSIZI GÖRMEDİM!"

"Kızım, sen bizim tek varlığımızsın. Elimizde değil, korkmadan duramıyoruz."

Babam bir daha sarıldı. Ama bu sefer daha yumuşak, daha sakin, hep sarıldığı gibi. Beni korurcasına. Babalar hep böyledir. Kızlarını korumak isterler. Korurlar da. Kızlar için babaları birer kahramanıdır. Benim için de öyle. Babam benim kahramanım. Babamı görünce sanki, sanki içimde dağılmış bir bina yeniden inşa ediliyor. Babam o binaları teker teker inşa ediyor. Ama insanlar yine beni, benim içindeki binaları yıkmayı başarıyor. Hani her kes söyler ya, 'ben katil değilim.'. Peki beni, bizi öldürenler kim? Allah aşkına, bizi öldüren insanoğlu değilde kim? Bizi öldüren insanoğlu katil değilde kim? Her kes birer katildir, her kes birer ruhu öldürür. Ben bunu öğrendim. Bana bunu öğretdiler.

Bazen sorarlar, niye ağlıyorsun diye. Bunu soran insan, seni sadece dıştan görür. Birisi gelip sana bunu sorarsa, bil ki o, seni görmüyor. Seni duymuyor. Seni anlamıyor. Sen dıştan sadece ağlarsın, ama içinde fırtınalar kopar. Sadece sessizce ağlarsın, ama içinde bir yerlerde haykırırsın. İşte tam o an, baban gelir yanına. Söyler sana dolu gözlerle. "Kızım, hepsi geçecek. Ağlama."

Belki de bilmiyordur niye ağladığını, belki de bilmiyordur derdini. Ama ne olursa olsun yanında durur. Derdini bilmese de, biliyor gibi görünür gözüne. Çünkü bilir, sana ne söylerse söylesin yaralarının iyileşmeyeceğini bilir. O yüzden sana sadece bir şey söyler. Bir cümle, tek kelime... "Ağla.". Sadece bunu söyler. Çünkü bilir sen eğer ağlamasan düzelmezsin diye. Bilir ağlamasan iyi olmazsın diye. İyi olmayacaktın, ne olursa olsun hiç bir zaman senin ölen ruhunu diriltemezlerdi. Ama babanın kollarında ağlamak... İçini o kadar rahatlatır ki, bir saniyelik de olsa, tüm üzüntün uçar gider aklından.

Bazı kızlar hasretdir o kollara. Bazılarının babaları artık bu hayatda değildir, bazılarınınki ise yanında değildir. Yokluğunu kabul etmek o kadar da zor değildir. Zordur, evet, bir kız için babasının yokluğunu kabul etmek zordur. Ama kabul eder. Er yada geç kabul eder. Ama varlığını bildiğin halde yokluğunu kabul etmek... İşte o an yalnız olduğunu hissedersin. Var olan bir insanın, bir babanın yokluğunu kabul etmek zordur. İmkansızdır. Bir kız, ağlayarken hiç kimseyi değil. Babasını arar. Gözleri hep onu arar. Ama bulamaz. Ve acı çeker. Bir insan bir gün acı çekerse, o zaman yapa yalnızdır bu dünyada...

* * *

Polisler geldiler, evi araştırdılar, beni, annemi ve babamı sorguya çektiler. Bir kaç evrak imzaladıktan sonra da eve döndük. Bizim olduğumuz sokaklarda kameralar vardı. Bunu biliyordum. Ama o telaşla bunu düşünemedik. Polisler bir kaç güne hırsızı bulacaklarını söylediler. İki gündür telefona bakamadım. Galiba şarjı bitmişti. Hafta sonu olduğu için de okula gitmedim. Telefonu şarja takıp açtığımda şoka girdim. "Ses isimli WhatsApp gurubundan 30 yeni mesaj, Kenan isimli kişiden 52 yeni mesaj, Nazan isimli kişiden 36 yeni mesaj, Esra isimli kişiden 28 mesaj, Lamya isimli kişiden 35 yeni mesaj..."

Resmen şok olmuş bir durumda telefona bakıyordum. Hepsi beni mi merak etmişdiler? İnanamıyorum. Şaka gibi gerçekten.

Mesajları tek tek okumadan direk grup araması yaptım.

"Aranıyor... Çalıyor..."

Hepsi birden bağlanınca konuşmaya başladılar.

"Asya!"

"Asya neredesin?'

"Asya, iyi misim?"

"Asya, çok korktuk ya, neredesin sen?"

"Arkadaşlar durun  bir dakika. Bu ne telaş?"

"Ya kızım, niye haber vermeden ortadan kayboluyorsun?"

"Evet Asya, çok korktuk."

"İsterseniz, buluşalım, öyle anlatıyım olayları. Olur mu?"

"Peki, ben gelip seni alırım."

   Bunu söyleyen Kenandı. Ve beni almaya gelecekti. Hemen hazırlanmam gerekli.

   Üzerime siyah bol bir sweet shirt, ve çokta dar olmayan bir pantolon geçirip saçlarımı dağınık topuz yaptım.

   Evden tam çıkacaktım ki, annem kolumu tutdu.

"Nereye kızım?"

"Anne çocuklarla buluşmacaktık. Beni Kenan alacak şimdi."

"Bu Kenan, güvenilir biri mi?"

   Annem her şeyi biliyordu. Bazılarınızın annesi karşı çıka bilir, ama benim annem karşı çıkmamıştı. Okulda olan her şey onun elindeydi. Hatta bazen kızlar da annemin yanına dertleşmeye gelirdi.

"Anne, yine başlama lütfen."

"Ne var kızım, aaa, sanki bir şey söyledik. "

"Anneciğim, bu sohbetin sonu iyi değil, ben kaçıyorum. Hadi öpdüm."

"Eh, bu sefer böyle olsun bakalım. Kaç bakalım kaç, nereye kadar kaçacaksan artık."

   Annemin arkamdan söylediği laflara kulak asmayarak yoluma devam ettim. Kapıdan çıkıp beklemeye başladım. 2-3 dakika sonra Kenanın arabasını gördüm. Gri, minik ve güzel bir arabaydı. Hemen yanımda gelip arabayı durdurdu. Arabaya binip camı açtım. Arabayı çalıştırmadı. Öylece bana baktı. Ona dönüp ben de bakmaya başladım. Konuşmak istedim ama yapamadım. Gözleri bana o kadar endişeyle bakıyordu ki, bir an kendimi onun gözlerinde buldum. Aslında konuşuyorduk, fakat hiç kimsenin duyamayacağı bir şekilde. Bu, ikimizin diliydi. Bizden başka hiç kimse anlamazdı bu dili. Bana, 'neden haber vermedin bana? Senin için çok endişelendim.' diyordu gözleri.

"Neden haber vermedin bana? Senin için çok endişelendim."

"Vakit olmadı. Yoksa söylerdim sana."

"Ne oldu?"

"Çocukların yanına gidelim, hepinize birlikte söylerim."

"Çok korktum."

"Ben de."

   Son zamanlar bir tane tepe bulmuştuk. Denize manzarası olan bir tepe. Tepe değil de, bir nevin uçurum gibi bir yer. Oraya gittik. Kızlar bana sarılmaya başladı. Hepimiz yere oturduk. Ben anlatmaya başladım. Baya bir korkmuşlar. Biraz dertleşdikten sonra artık evlere dağılmaya başladık. Her kes gitti. Ben ve Kenan kaldık. Denizi izliyorduk. Biraz üşümeye başladım. Kenan üzerindeki kot ceketi benim omuzlarıma attı. Biraz oturduk. Sonra konuşmaya başladı.

"Sana bir şey oldu diye çok korktum."

"Merak etme, iyiyim."

"Aklıma bin tane şey geldi."

   Biraz sohbet ettik. Sonra eve gitmem gerektiğini anladım. Ayağa kalktık arabaya binip gittik. Beni eve bırakıp gitti.

   Eve girdim, üzerimi değiştirip duş aldım. Sanki içimde bir şeyler tamamlanıyor gibiydi. Sanki yalnız değildim. Ve olmayacaktım...

SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin