Bilal hızlıca odadan çıktı hastaneden dışarıya doğru koşmaya başladı.Arkasından Faruk koşarak onu yakalamaya çalışıyordu ama Bilal gene çok hızlı koşuyordu.
"Bilal bekle beni!"
Faruk'un yüksek sesi ile Bilal durdu ve arkasını döndü.Faruk nefes nefese kalmış bir şekilde yerde oturuyordu.Bilal hemen onun yanına koştu,çünkü arkadaşı gerçekten kötü durumdaydı.
"Gidip sana su almamı ister misin?"
"Sence?"
"Tamam geliyorum hemen."
Bilal o anda oradan uzaklaştı ve kantine doğru koşmaya başladı.
Hastanenin içine girdiğinde karşısında Güven ve Işıl'ı gördü Bilal.
Işıl ve Güven Bilal'e dikkatlice bakıyorlardı.Çünkü Bilal'in yüzü terle doluydu.Uzaktan bakan birinin bile dikkatini çekerdi.
Bilal hemen kantinden su aldı ve Faruk'a doğru koştu.
Bir an Faruk'u göremedi fakat Faruk biraz ilerideki banka oturmuş onu bekliyordu.
Bilal hemen onu gördü ve yanına gitti.Suyu ona uzattı ve Faruk suyu saniyesinde içmişti.
"Tamam oğlum biraz yavaş,sonra öbür tarafa gidiceksin ya."
Faruk ona doğru döndü ve,
"Bunu at gibi hızlı koşmadan önce düşünseydin Bilal.Öyle bir hırs var ki sende hiçbir şey düşünmeden hemen gidiyorsun ya."
Bilal buna karşılık olarak sadece gülümsemişti.
"Birde gülüyor musun Bilal?"
"Neyse dur.Rana'yı bulmadan bana gülmek yok.O yüzden hadi gene maceradan maceraya koşuyoruz."
"Zaten hep macerada değil miyiz be oğlum?"
"Haklısın aslında.Hadi susalım az laf çok iş derler."
Bilal ve Faruk hemen hastaneye girip odalarından eşyalarını aldılar.Fakat o sırada Bilal'in gözüne bir şey çarptı.
"Faruk dur."
Bilal gözüne çarpan şeye daha da yaklaştı ve tahmin ettiği şey olduğunu anladı.
"Işıl'ın telefonu değil mi bu?"
"Aaa evet elinde görmüştüm."
"İşte işimiz daha da kolaylaştı desene."
Bilal telefonun kilit ekranını açtı ve en karşılaşmak istemediği şey ile karşılaştı.
"Işıl'ın parmak izi lazım bize."
"İyide onu nasıl yapıcaz biz?"
"Bilmiyorum bir çözüm buluruz ona."
Bilal,Işıl'ın telefonunu cebine koydu ve odadan çıktılar.
...
O sırada Işıl telefonunun yanında olduğunu kontrol etmek için eline cebine götürmüştü fakat telefon yoktu.
"Güven bittik biz."
"Ne oldu ki canım?"
"Telefonum.Telefonum yok!"
"Emin misin baktın mı ceplerine?"
"Evet yok odada bırakmışım,ya Bilal ve Faruk odaya girip almışlarsa telefonu?"
İkiside aynı anda odaya doğru koşmaya başladılar.Çünkü ikisininde aklından şu geçiyordu,
"Eğer Bilal'i tanıyorsak,kesinlikle o telefonu görüp almıştır."
...
Bilal ve Faruk hemen hastaneden çıktılar ve bir taksi buldular.Aslında ilk olarak akıllarında telefoncuya gidip telefonun kilidini açtırmak vardı fakat Rana'yı bulmak bundan daha önemliydi.
"Çocuklar nereye gidiyoruz?"
"Karakola abi.O görüntüleri oradan alabiliriz çünkü."
...
Hala oradaydı.Dört karanlık duvar.Başka bir şey görmemişti Rana'nın gözlerinin.Hem açtı,hem çaresiz,hem umutsuz.Her şeyi hissediyordu orada Rana.Çığlıkları dört duvarın içinde yayılıyordu.
Gözlerinin nasıl halde olduğunu düşündü Rana.
belki ağlamaktan şişmişti,belki de hala o narin yüzü aynıydı.Fakat nereden bilebilirdi ki ? Sadece tek başınaydı orada.
"Kimse yok mu artık lütfen cevap verin lütfen."
Tam o sırada Rana'dan çıkmayan bir ses duymuştu.Kapı sesi...
Karşısındaki kapının sesi artık daha da çok artıyordu.
Odaya simsiyah bir şekilde giyinmiş bir adam çıtktı.
"Kimsiniz siz? Kimsiniz dedim!"
"Sakin ol tamam.Türkçe pek bilmiyor ben."
"Umrumda değil o.Kimsin sen!"
"Aileni tanı Rana.Aileni daha tanımıyorsun..."
Ve kapı kapanma sesi.
"Bu neydi şimdi ya.Çıkarın beni buradan ailem ne yaptı ki ya çıkarın çıkarın!"
Rana'nın hiçbir zaman işe yaramayan bağırışları şimdide yaramıyordu.Ve belkide hiçbir zaman yaramayacaktı.
...
"Tamamdır abi inelim biz burada.Çok sağol."
Bilal ve Faruk taksiden inince karşılarındaki karakola bakıyorlardı.Hemen içeri doğru gittiler.
"Pardon,kamera odası nerede acaba?"
Karşısındaki görevli Bilal ve Faruk'u gözleriyle süzmeye başladı.
"Ne yapacaksınız ki?"
"Bir kamera kayıdına bakmamız lazım.Bugüne ait olan kayıtlar."
"Peki gelin benimle."
Görevli adamla birlikte kamera kayıtlarının olduğu yere doğru ilerlemeye başladılar.Rana'yı bulabilmeleri için tek çareleri buydu çünkü.
"Nerenin kayıtlarını istiyorsunuz ve hangi saatin?"
Bilal bakmak istedikleri yeri söyledi ve adam anında ekranda kayıtları açtı.
Bilal dikkatle izlemeye başladı.
Herhangi bir oynama yoktu ama bir süre daha izlemeye devam ettiklerinden sonra Bilal'in gözü simsiyah giyinmiş ve sırtında bir kız tutan adama çarpmıştı.
"Evet buldum bu kız Rana."
Siyah giyinen adam hastaneden uzakta olan bir yere gidiyordu.
Bir arabaya binmiş ve hastaneden uzaklaşmaya başlamıştı.
"Abi bu arabanın gittiği yeri tespit edebilir misin?"
"Tabii,bana 1 dakika verin hemen bulurum."
Aradan biraz süre geçtikten sonra adam mutlu bir yüz ifadesi ile,
"Buldum çocuklar."
"Neresi abi hemen söyle lütfen."
"Ama bir şartla."
"Ne şartı ya."
"Burada bir kaçırma olayı var yani bu olaya polisinde girmeside gerek.Ben ekip arkadaşlarıma söyleyeyim birlikte oraya gidelim ha?"
Bilal Faruk'a baktı ve başı ile onayladı.
"Peki abi bekliyoruz sizi."
Yarım saatlik bir süreden sonra artık her şey hazırdı.Tek yapmaları gereken motorları çalıştırmak ve Rana'yı bulmaktı.Onu bulduktan sonra işlerin daha da zorlaşacağını biliyorlardı fakat artık hayatlarının sırlarla dolu olmalarını istemiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Minik Kelebeğim
Adventuresadece ikimizdik,o gün rüyalarımızda sadece ikimiz olduğu gibi