Artık yola çıkmışlardı.
3 polis arabası Rana'yı bulmaya gidiyordu.Bilal'in içinde hem heyecan hemde korku vardı.
Ya ona bir şey olduysa,ya geç kaldıysak?
Aklından atamıyordu bu duyguları Bilal.Düşünmemek elde değildi çünkü.
"Bilal."
"Bilal diyorum."
"Ha,efendim Faruk?"
"Dalmışsın."
"Ever farkında değilim pardon."
"İyi misin sen?"
"Evet iyiyim.Sadece biraz korkuyorum Faruk."
"Haklısın anlıyorum seni.Abi ne kadar kaldı gelmemize?"
"5 dakika kaldı çocuklar.Bu arada siz arabada kalacaksınız her an tehlikeli bir şey olabilir çünkü."
"Siz karakoldayken öyle bir şey dememiştiniz ama."
"Şimdi diyorum ama.Güvenliğiniz ve can sağlığınız daha önemli çocuklar siz arabada kalacaksınız son lafım bu."
"Benim lafım bitmedi ama.Biz kendimizi koruyabiliriz.Evet,sizden küçük olabiliriz,daha güçsüz olabiliriz ama gideceğimiz yerde bir arkadaşımız var.Arkadaşımızda olsa başkasıda olsa sizinle gelip gücümüzü gösterip onu kurtarmalıyız.Lütfen bizi güçsüz olarak görmeyin."
"Size güvenemiyorum ama peki öyle olsun.Ama size bir şey olursa suçlu ben olmam ona göre."
"Sen merak etme abi.Biz alışığız böyle şeylere."
...
Tüyler diken diken olmuştu.Herkesin içinde bitmeyen bir korku vücutlarda dolanıyordu.Karşılarında eskimiş bir bina vardı.3 katlı camı olmayan bir bina.
"Rana'yı bu cehenneme mi getirdiler yani?" diye düşünmeye başlamıştı Bilal.
Hava daha da kararmıştı.Artık ışıksız kimse gözükmüyor,anlaşılmıyordu.
Polisler arabalardan el fenerlerini aldı ve içlerinden biri şunu dedi,
"Sadece dikkat edin kendinize."
Bilal ve Faruk birbirlerine baktılar ve o sırada Bilal derin nefesler alıp vermeye başladı.
"Korkuyorum,korkuyorum Faruk.Ya yetişemediysek,ya bir şey olmuşsa ona?"
"Sen sakin ol Bilal.Bir şey olmayacak ona.Sapasağlam çıkacak buradan."
"Umarım Faruk,umarım."
İçlerinden bir polis öne geçti ve kapıyı tıkladı.
"Açın kapıyı polis!"
Aradan kısa bir süre geçti ve binanın içinden sesler gelmeye başladı.
"Kapıyı açmazsanız kırarım!"
Sesler daha da arttı ve en sonunda polis tek ayağıyla ve tüm gücüyle kapıyı tekmeledi.
Polisler bir elinde fener bir elinde silah ile binaya girdiler.Arkalarından Faruk ve Bilal de girdi binaya.
Binanın girişinde herhangi bir oda yoktu.Bu yüzden hemen yukarı kata çıktılar teker teker.Bu sefer karşılarında bir oda vardı.Hemen kapıyı açtılar ve karşılarındaki şeye odaklanmaya çalıştılar.
Bilal ve Faruk en arkalarından ne olup döndüğünü anlamaya çalışıyordu ama hiçbir şey anlayamıyorlardı.
"Silahları bırakın yoksa kızı vururum!"
Bilal hemen polislerin önüne geçti ve sonunda ne olduğunu anlayabildi.
Karşısında Rana'yı gördü Bilal.Gene siyah renk giyinen bir adam,tek eliyle Rana'nın ağzını kapatıyor,tek eliyle ise kafasına silah dayıyordu.Ne yapacağını bilemedi Bilal.
Rana'nın ağlamaktan moraran gözleri kalbini acıtmıştı onun.
Bilal bir anda polislere döndü ve,
"İndirin silahları.Lütfen indirin.Yalvarıyorum size."
Polisler birbirine baktı ve yavaşça indirdiler silahlarını.
Siyah maske takmış adam yavaşça Rana'nın kafasından silahı indirdi ve elini ağzından çekti.
Bilal anında Rana'ya doğru koşmaya başladı.
Elleri bağlanmış sıkı ipleri çözmeye çalıştı.Elini çözdüğünde kıpkırmızı olmuştu Rana'nın bilekleri.
"Nasıl bağlamışsınız kızın elini bilekleri ne hale gelmiş şerefsizler!"
Maskeli adam Bilal'e döndü ve tam bir şey söyleyecekken polisler adama doğru koşmaya başladı.En sonunda ise adamı yere yatırdılar,ellerini kelepçelediler.
"Gel bakalım işimiz var seninle." dedi polislerden biri adama.
Bilal,Rana'nın ayaklarını da çözdükten sonra anında Rana ayağa kalktı ve hıçkırıklarını durduramadan ağlamaya başladı.Sımsıkı sarılıyordu Rana Bilal'e
Sanki "Bir daha hiç gitme." diyordu ona.
"Ne olacak bizim bu halimiz Bilal? Biz neden hiç mutlu olamıyoruz neden neden!"
"Sakin ol.Lütfen sakin atlatacağız bunları her şey geçecek lütfen güven bana.Güvenin eksik olmasın benden.Söz mü?"
"Söz.Güvenim hep sonsuz olacak sana."
...
Rana'nın anlatımı ile
"Açın kapıyı polis!"
İşte o sırada yaşandı her şey.İşte o sırada sonunda çıkabilecektim bu dört duvarlı yerden.
Kapı hızlıca açıldı ve önceden odama gelen adam geldi yanıma.
"Noluyor-"
Adam yanıma geldi ve eliyle ağzımı kapadı.Kurtulmaya çalıştım ama hiçbir şekilde işe yaramıyordu.
Kalbim küt küt atmaya başlamıştı çünkü adam kafama silah dayamıştı.Nefes almadan hareketsiz duruyordum.
Kapı açıldı ve karşımda polisleri gördüm.Çok mutlu olmuştum çünkü artık gidiyorum diye hissediyordum.
"Silahları bırakın yoksa kızı vururum!"
O sırada onu gördüm.Gözünde endişe olan çocuğu.Polislere silahları bırakmasını söylüyordu.
Polisler silahlarını bıraktıktan sonra adamda silahı başımdan çekti ve düzgün nefes almaya başladım.Bilal bana doğru koştu ve iplerimi çözdü.
O sırada adamı yere yatırmışlardı.Tek yapmak istediğim ise ona sarılmaktı.Binlerce kez teşekkür ediyordum ona,şu hayatıma kadar yaptığı onca şey için.Binlerce kez teşekkür ediyordum ona,şu hayatımda onlarca kez hayatımı kurtardığı için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Minik Kelebeğim
Adventuresadece ikimizdik,o gün rüyalarımızda sadece ikimiz olduğu gibi