Kafamı yasladıktan sonra farkında olmadan uyumuştum ve uyandığımda her yerimde bir ağrı olduğunu fark etmiştim.Ayağa kalkıp güzelce esnedim ve Bilal'e baktım.Hala uyuyordu ve sanırım hayatımda gördüğüm en masum uyumaydı.Gülümsedim ve odadan çıkarak ikimize kahvaltı almak için kantine doğru indim.
Faruk'un cenazesi bugün kalkacaktı ve Bilal'in bundan haberi yoktu.Söylemeye cesaret bulamıyordum.
Kantine indim.Birkaç açma ve meyve suyu ile tekrar yukarı çıkmaya başladım.Derin nefesler alıp veriyordum.
Bilal'in olduğu odaya girdiğimde hala uyuyordu.Yavaşça odaya girdim ve elimdelikeri masaya bıraktım.Uyandırmak istemedim onu.Uyandıktan sonra yeriz dedim ve koltuğa oturup telefonuma bakmaya başladım.Şuan da yaz tatilindeydik ve derslerimle hiç ilgilenmemiştim.Normalde tek yaptığım şey ders çalışmak ama bu yaşadıklarımdan sonra ders çalışmak hiç istemiyordum.
"Rana."
Bilal yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı.
Ona bakarak gülümsedim ve,
"Günaydın beyefendi."
"Günaydın hanımefendi."
"Biraz atıştıralım diye açma ve meyve suyu almıştım eğer doymazsan tekrar gidip başka şey alabilirim istersen."
"Gerek yok.Bu bile fazla bana."
Ona daha yakın bir yere oturdum ve yemeye başladık.
Hiçbir kelime etmeden yemeklerimizi yiyorduk sadece.Konuşabilecek hiçbir şey yoktu çünkü.
Kısa bir süre içinde yemeklerimizi bitirdik ve ne yapacağımızı düşündük.
"Bilal sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle."
"Faruk'un cenazesi bugün yapılacakmış."
"Öyle mi?"
"Evet.Sana demek istemeye çok çalıştım ama korktum çok üzülürsün diye."
Sadece gülümsedi.Cevap vermedi.Sadece gülümseyerek baktı bana.
"Hiçbir zaman korkma tamam mı?"
"Tamam."
...
Artık Faruk'un cenazesinin olduğu saatlere yaklaşmıştık.Hastaneden çıkmak için hazırlandık ve bahçede beklemeye başladık.
"Bilal istersen gitmeyelim.Çok üzüleceksin sana bir şey
olur diye korkuyorum."
"Bir şey olmaz korkma."
"Peki tamam."
Bir saat geçmişti ve cenaze arabası hastanenin önüne gelmişti.İkimizde o tarafa bakmıştık ama ben hemen yüzümü Bilal'e çevirdim.Gözlerinden o kadar çok ağlama isteği geliyorduki.
Dayanamadım ve elini tuttum.
"Sakin ol olur mu?"
"Merak etme sen."
Merak ediyordum ama.Çok korkuyordum.
İkimiz birlikte bir taksiye bindik ve cenaze arabasını takip etmeye başladık.
"Kaç kişi var cenazeye gelecek olan?"
"Faruk'un ailesi yokki."
Ne yani sadece biz mi olacaktık? Sadece 2 kişi mi olacaktı onun cenazesinde?
"Anlıyorum."
...
Artık Faruk'un gömüleceği yere gelmiştik.Bunları demek çok garip geliyordu.Hiçbir şekilde tahmin etmiyordum böyle olacağını.
Ondan önce cenaze namazı kılınmıştı.Orada olan bir grupla kılınmıştı Faruk'un cenazesi.Tanımadığımız insanlar vardı cenazesinde.Tanıdığı sadece ikimiz vardık.Çok kötü bir şeydi böyle olması.
Artık gömülme sırasına gelmiştik.Bilal'in tam yanındaydım.Sessizce ağlıyordu Bilal.
Bende ağlamaya başlamıştım.Sıkıca elini tutmaya başlamıştım.Ayakta zor tutuyordu.Oda elimi sıkıca tutmaya başladı.
Gitmişti.Artık yoktu.Hiçbir zamanda gelmeyecekti.Hayatımızdan bir kişiyi daha arkamızda bırakmıştık.Daha kimleri bırakacaktık düşünemiyordum bile.
Biz ağlıyorduk ama Faruk gelmiyordu.O artık yoktu.Elimizden hiçbir şey gelmiyordu.
"Gitme Faruk.Gitme."
...
Sahile gelmiştik.Ellerimizi hala bırakmamıştık.Sıkıca tutuyordu elimi.Sahilin tam önüne oturduk ve deniz dalgalarını izlemeye başladık.
"Gidelim artık."
"Ne dedin anlamadım."
"Buralardan gidelim demiştin ya gidelim artık Rana.Kurtulalım bu hayattan.Yepyeni bir sayfa açalım olur mu? Hiçbir zaman bırakmayalım birbirimizi."
Sadece ona bakmakla yetindim.
Elimi bırakıp ayağa kalktı ve bana baktı.
"Elimi tutarsan benimle gelirsin demektir ama elimi tutmazsan seninle gelmiyorum demektir.Seç birini karar senin."
Ayağa kalktım ve ikisinide yapmadım sadece sarıldım ona.
"Bu hangi seçenek oluyor peki?"
"Sonsuza kadar seninleyim seçeneği oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Minik Kelebeğim
Adventuresadece ikimizdik,o gün rüyalarımızda sadece ikimiz olduğu gibi