Then
"Kahve alacak mıyız?" diye sordu Dean, arkalarındaki dükkanı işaret ederek. "Gıcıklıklara yardımcı olabiliriz."
"Ne- Ben gıcık değilim, Dean Winchester!"
"Hmm. Velet." Arabadan indiler ve tesise giden rampayı çıkarken birbirlerine vurdular. Birlikte masaya oturdular. Castiel, Dean'in Starbucks'ın 'iğrenç bir yenilikçi cenneti' olduğuyla ilgili şikayetlerini görmezden gelerek her iki siparişi de tezgaha götürdü.
Onlara içeceklerini ısmarladı -bir bardak kendi sade kahvesi ve Dean'in diş ağrısı içeceği. Barista'nın siparişini vermesini beklerken, tezgahın yanında duran tanıdık kızın kulaklıkları takılı halde telefonunda gezindiğini gördü.
Now
Meg Masters kendi küçük dünyasındaydı. Castiel bir şey söylemekte tereddütlüydü -ikisi konuşmayalı çok uzun zaman olmuştu ve bunu en son yaptıklarında ikisi için de sonu pek iyi olmamıştı.
Koşullar göz önüne alındığında artık gerçekten arkadaş olup olmadıklarından bile emin değildi.
Bir dakika daha içecek servisi yapılmadan Castiel cesaretini toplayarak onun omzunu dürttü. İrkildi, ona döndü ve yavaşça gülümsemeye başladığında kulaklıklarını çıkardı. "Ah, hey, Melek." dedi ona düşünceli bir şekilde bakarak. "Uzun zamandır görüşemedik."
"Merhaba, Meg," diye yanıtladı sevimli bir şekilde, "Nasılsın?"
"Aaah. Ben hallederim," dedi gevşekçe omuz silkerek. "Peki ya sen? Sen nasılsın?"
"İyiyim," dedi. "Seni özledim."
"Saçma." dedi. "Gabriel'e sahipsin- daha ikonik bir ikili söyleme konusunda sana meydan okuyorum."
Castiel omuz silkti. "Yine de," dedi, "Seni özledim,"
"Hmm. Ben özel bir şey değilim."
"Sen çok özelsin," diye ısrar etti. "Başka kim beni onlarla bir Cadılar Bayramı Partisine gitmeye ikna edebilirdi ki? Ben en iyi ihtimalle bir münzeviyim."
Meg'in gözleri keyifle parladı. "Pekala, teşekkür ederim, tatlım," dedi ona gülümseyerek. "Cidden, ama- siktir, adamım. Şu ana kadar seni ne kadar özlediğimi fark edememiştim. Her zaman çok tatlısın, Castiel. Bunu biliyor musun?"
Castiel bundan emin değildi. "Çoğu insan bana kaba veya yıpratıcı olduğumu söylüyor. Yine de teşekkürler. Sen de her zaman çok iyisin."
"Hayır, değilim," dedi Meg gözlerini devirerek. "Şimdi bana yalan söylüyorsun. Ben kahrolası bir sürtüğüm."
"Meg," dedi, "Kendin hakkında böyle konuşma."
Ona baktı- ve bakışlarındaki bir şey onu duraksattı. Onu sevgiyle izliyordu, dudakları sevgi dolu bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. "Vay canına, Clarence," dedi, "Şimdiden kendimi daha iyi hissediyorum."
Kaşlarını çattı. "Clarence'ın kim olduğunu bilmiyorum," dedi ona, merakla başını yana eğerek."
"Bir film izlemek seni öldürür mü?" diye alay etti. "Ya da belki bir kitap okumak?"
"Bir film, hayır. Ama uygun bir bölgeye atılmış bir kitap- evet, elbette."
Meg sırıttı ve belli belirsiz, kendisinin ve Dean Winchester'ın onu komik bulan tek insanlar olmasının iyiye mi yoksa kötüye mi işaret olduğunu merak etti. O ve Gabriel'ın da şakaları vardı elbette ama Dean ve Meg her zaman farklı olacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile With Your Teeth / Destiel
Hayran Kurgu*Tamamlandı *Çeviridir *** Castiel çuvallamıştı. Lise hayatının sonunun ve Hristiyan bir ailede büyümüş olan gizli gey olan küçük çocuk olmanın getirdiği baskılarla mücadele etmek zorunda olmasının yanı sıra, Meg Masters'a hayatının en büyük sırr...