Dean Winchester, Gelişmiş Yerleştirme kimyasından sonra Castiel'i durdurduğunda dünya patladı.
"Hey," dedi Dean, daha hızlı yürümeye çalışan ama işe yaramayan, dehşete kapılmış olan Castiel'e ayak uydurarak "Klas, ama benden o kadar kolay kurtulamazsın." dedi.
"Ne istiyorsun?" diye sordu Castiel ters ters. O ve Dean Winchester birbirlerine en son bir şey söylediklerinde, oldukça kaba ve müstehcen sözler söylenmişti- ve Dean tarafından oldukça yüksek sesle bağırılmıştı.
"Bak, dostum, senden özür dilemeye çalışıyorum."
Bunun üzerine Castiel olduğu yerde durdu. Dean de kayarak durdu ve neredeyse çok büyük bir sırt çantası olan dokuzuncu sınıf öğrencilerine çarpıyordu. Birinci sınıf öğrencisi, arkadaş olmayan çiftin etrafında ciyaklayıp koşuştururken,
Castiel bir anlayış için bocaladı. "Ben... Ne demek istiyorsun?"
Dean, Castiel'in gözlerine bakmamaya çalışırken belli belirsiz omuz silkerek oldukça uzun bir iç çekti. "Ben- ben senin hakkında bazı- etik olmayan sonuçlara varmış olabilirim, tamam mı? Seni bir pislik gibi gösteren sonuçlar."
"Ah," dedi Castiel, bunun nasıl bir özür teşkil ettiğini anlamaya çalışarak. "Yani benim artık bir 'pislik' olduğumu düşünmüyorsun, öyle mi?"
Dean'in tereddütü, Castiel'de oldukça tutkulu bir kızgınlık yaratı. Hemen homurdandı ve beşinci periyoda doğru ağır adımlarla yürümeye başladı ama Dean'i tekrar peşinden koşarken buldu. "Tanrı aşkına, göründüğünden daha hızlısın! Hafi ama dostum, kabul etmelisin ki, bu koşullar altında, tepkin pek olumlu değildi."
Castiel, "Tepki vermedim." diye çıkıştı, bu hatırayla yanaklarının kızardığını hissederek. "Ben basitçe- oradaydım."
"Senin bir pislik olduğunu düşündüm," dedi Dean, "Ve yanılmışım. Üzgünüm, tamam mı? Üz- Üzgünüm."
"Harika," dedi Castiel sertçe, "Özrün kabul edildi."
"Hayır, tamam mı? Bu harika falan değil. Çünkü açıkça bunu kastetmiyorsun ve benim bunu kastetmene ihtiyacım var!"
"Özünü kabul edip etmemem seni neden ilgilendiriyor?" diye sordu Castiel, duraksamadan bir köşeyi dönerken. Dean'in peşinden koşması yoldan geçenlerin istenmeyen dikkatini çekmeye başlamıştı. "Arkadaşmışız gibi değil."
"Biliyor musun?" diye ağzından kaçırdı Dean. "Görüyor musun, işte bu yüzden insanlar senin bir pislik olduğunu düşünüyor, Cas."
Bunun üzerine Castiel hızla döndü ve Dean'i zaferle şaşırttı. Olabildiğince sinirli ve tehditkar görünmeye çalışıyordu. Geçmişleri (ya da tam zıttı) göz önüne alındığında o kadar da zor değildi. "Bana böyle demeyi kes!"
"Ben- ne?"
"Bana üçüncü kez 'Cas!' diyorsun!" diye haykırdı Castiel. "Benim adım üç heceli Dean Winchester- lütfen, sonuna kadar çabala!"
"Bu sadece lanet olası bir lakap!" diye bağırdı Dean. "Bu- benim olayım! Herkese lakap takıyorum!"
"Ben 'herkes' değilim!" dedi Castiel. "Ben Castiel'im. Senin arkadaş olmadığın, bir odanın ortasında yirmi kişi daha bizi izlerken benim yapmadığım bir şey için bağırdığın çocuğum!"
Dean'in öfkesi giderek azaldı. "Bak," dedi, "Sana ne diyeceğimi bilmiyorum Cas- Castiel. Arkadaşlarımı koruyorum ve senin bir pislik olduğunu düşündüm!"
Castiel alaycı bir tavırla, "Pekala, nasıl da parlak zırhlı bir şövalyeydin sen öyle," dedi. "Tabi sana birkaç kez bağnaz olmadığımı söyledim ama beni hiç dinlemeyeceksin, değil mi?"
"Aman tanrım," dedi Dean. "Sen lanet olasıca bir imkansızsın."
"Ve sen de çok yoruluyorsun," diye çıkıştı Castiel. "Şimdi izin verirsen, bu gidişle koroya geç kalacağım."
Castiel, sınıfa giden neşeli (olmayan) yoluna geri döndü, ancak bir kez daha Dean tarafından takip edildi. "Lanet olsun, beni dinler misin?" diye sordu Dean. "Bunu demek istemediğini anlıyorum, tamam mı? Meg bana her şeyi anlattı! Ama kabul etmelisin ki, benim açımdan- Charlie'nin- sen- adamım, çıldırmış görünüyordun."
Castiel bir kez daha adımını atarken donakaldı. Dean'in neyden bahsettiğini tahmin etmeyi reddederek, kül rengine dönmüş yüzüyle Dean'e baktı. Yine de ikisi gözlerini kırpıştırıp Dean'in bir cevap beklediğini fark ettiğinde aceleyle sordu. "Meg sana her şeyi anlattı da ne demek oluyor? Benim böyle düşünecek bir insan olmadığımı mı söyledi?"
Dean gevşekçe omuz silkti, Castiel'i kendine doğru iten iç kargaşayı hiç fark etmemişti. "Şey, evet," dedi. "Bize senin gey olduğunu söyledi."
Castiel itiraz etmek ya da herhangi bir şey söylemek için ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi. Hızla ağzını kapattı, yanakları Dean'in şaşkın bakışlarından duyduğu utançla kızardı, sonra da gergin bir şekilde başını salladı. "Ben- benim gitmem gerekiyor. Hoşça kal, Dean." Castiel arkasını döndü ve gitti.
Bu sefer Dean Winchester onu takip etme zahmetine bile gitmedi.
*21.07.2023*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile With Your Teeth / Destiel
Fanfic*Tamamlandı *Çeviridir *** Castiel çuvallamıştı. Lise hayatının sonunun ve Hristiyan bir ailede büyümüş olan gizli gey olan küçük çocuk olmanın getirdiği baskılarla mücadele etmek zorunda olmasının yanı sıra, Meg Masters'a hayatının en büyük sırr...