Bölüm 38

30 9 0
                                    

Then 

Dean isteksizdi, Castiel'e endişeyle bakıyordu. "Cas," dedi nazikçe, "Seninle gelmemi ister misin?"

"Ben- ben iyi olacağım," dedi Castiel, iyi olmadığından oldukça emin bir şekilde. "Teşekkürler Dean. Yarın- yarın okulda görüşürüz."

"Eğer eminsen..."

"Öyleyim. İyi geceler Dean."

"İyi geceler, Cas."

Now

Yolları ayırdılar. Castiel yüzünü buruşturarak Ellen'la dışarı çıktı. Garip bir şekilde, "Benim- ailem bugün kimsenin beni arabayla gezdirmesine gerçekten izin vermedi," dedi. "Ben sadece-"

"Yollar şu anda gayet iyi. Evlat, seni yürütemem, o yüzden o arabaya bin."

Kendisine söyleneni yaptı. Araba ilerlerken annesinin telefonunu çevirdi -sadece sesli mesaja gitmesi içindi. "Ben... öleceğim."

"Biraz yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu Ellen, ön tarafa park ederken ona dikkatle bakarak. "Gel seni içeri götürelim."

"Sen- yapmana gerek yok-"

"İstiyorum. Sen iyi bir çocuksun ve Dean'e karşı gerçekten çok iyisin." İkisi de arabadan indi, ön verandaya gittiler ve sonunda kapıyı çaldılar. "Sadece rahatla, evlat. İyi olacak."

Kapı nihayet açıldığında, Castiel'in annesi orada duruyordu. Saçları açıktı -artık iş yapmadığı için yüksek topuz değildi. Belki de daha erken yatmaya hazırlanıyordu ki Castiel'in hala evde olmadığını fark etmişti. Hala iş için giydiği pantolon takımını giyiyordu. "Castiel," dedi, bir an için neredeyse rahatlamış ve sonra oldukça sinirlenmişti. "Tekrar hoş geldin."

"Ben- S-selam anne."

Ellen nazikçe "Merhaba," deyip elini uzattı ve Naomi onun elini nazikçe tuttu. "Ben Ellen. Dean'in koruyucusuyum. Ah, teşekkür etmek istemiştim." 

"Ne için ?" diye sordu Naomi, kafası karışmıştı. 

Ellen, "Gerçekten iyi bit oğlun var," dedi. "O her zaman bir zevktir, özellikle de Dean için -kahretsin, o kaçığın gerçekten bunu hak edip etmediğini bile bilmiyorum. Her neyse, ikisi -bu filmi diğer iki çocukla ,Dean'in erkek kardeşi Sam ve benim kızım Jo ile izliyorlardı ve -uyuyakaldılar. Korkuttuysak üzgünüm; işten eve gelir gelmez onlar uyandırıp buraya getirdim."

"Ah. Pekala, teşekkürler," dedi Naomi, Castiel'e evi işaret ederek. "Bunu söylemek çok güzel, Ellen. Ben Naomi." 

"Tanıştığıma memnun oldum."

"Ben de," dedi Naomi. "Pekala -iyi geceler, tamam mı? Onu eve getirdiğin için teşekkür ederim." 

"İyi geceler," dedi Ellen. Sonra Castiel'e gülümseyerek, "Görüşürüz, evlat." dedi. 

"Hoşça kal, Ellen. T-teşekkür ederim." 

Kapı kapanarak Castiel'in kaderini kendisiyle beraber mühürledi. Annesi onu evin merdivenlerinden yukarı çıkarırken, babası mutfakta oldukça hoşnutsuz görünüyordu. 

"U-um," dedi Castiel, gergin bir şekilde boğazını temizleyerek. "Ben- ben çok üzgünüm." 

"Haklısın," dedi Zachariah. "Senin -herhangi bir fikrin var mı, Castiel, herhangi bir fikrin-?"

"Tatlım, Dean'in çok iyi ebeveynleri olan çok iyi bir çocuk olduğundan eminim," dedi Naomi, "Ama telefonuna cevap vermedin. Eve gelmen gerektiği zaman gelmedin, telefonuna cevap vermedin ve ben onun nerede yaşadığını bilmiyorum. Bunun nasıl- ne kadar korkunç olduğu hakkında bir fikrin var mı, tamam, belki unuttun, belki- belki uyuyakaldın ama ya- ya yaralansaydın? Ya yılın en büyük kar fırtınasında küçük arkadaşlarıyla 'takılırken' bir şey olursa?" 

Smile With Your Teeth / DestielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin