Bölüm 25

29 7 0
                                    

Castiel, Samuel L. Jackson'ın bağırmasıyla uyandı. Yatağın ucunda, ayaklarının ötesinde bir bilgisayar ekranı olduğunu belli belirsiz fark etti. Zifiri karanlık odadaki fazla parlak ekrana bakmak için başını kaldırdığında, yanında birinin nefes aldığını duydu ve donakaldı

Dean Winchester hala mışıl mışıl uyuyordu. Sırtüstü yatıyordu, başı omzuna, Castiel'e doğru kıvrılmıştı. Yüzü huzurluydu, ağzı açıktı ve salyası zar zor yastığına akıyordu. 

Castiel, Dean'in yatağında birlikte uyuyakaldıklarını fark edince, yüzü kendi isteği dışında kızardı. Bakışlarını hızla Dean'den ayırdı, yatakta doğruldu ve etrafına bakındı. Oda karanlıktı ve ikisinin üzerinde ne zaman aldıklarını hatırlamadığı bir battaniye vardı. Belki de Dean üşümüştü?

Dean'in üşüdüğü fikri, ona kollarını- arkadaşına?- sarmak ve onu sıcak tutmak için ani bir dürtü verdi. Bunun aptalca olduğunun elbette farkındaydı. Dean'e karşı platonik olmayan hislerinin farkına vardığından beri (ki bu hislerin karşılıklı olduğundan neredeyse emindi), rahatsız edici bir şekilde korumacı olmuştu. 

Castiel kendini yataktaki battaniyelerden nasıl kurtaracağından emin değildi. Yan tarafı duvara dayalıydı, yani ayağa kalkacaksa bir şekilde Dean'in üzerinden geçmek zorunda kalacaktı. Şaşkınlıkla Dean'e baktı- ne kadar sıkıştığının acı bir şekilde farkındaydı. 

Yine de 'sıkışmış' olmanın iyi tarafları da yok değildi. Dean uyurken çok sevimli görünüyordu. Her zaman sevimli görünüyordu, gerçekten ama Castiel onu her gördüğünde kalbi yerinden çıkacakmış gibi oluyordu ve Dean'in daha da şirin, daha yakışıklı ve daha Dean gibi göründüğünden kesinlikle emindi. 

Dean Winchester'ın onu ne kadar sinirlendirdiği gerçekten komikti. Pişmanlıkla ondan kaçındığı ve görmezden geldiği zamanları hatırladı. Dean'in ne kadar inatçı olduğunu, nasıl geçtiğini merak etti. Dean'in neden onunla uğraştığını anlayamıyordu ama yine de bundan memnundu. Birlikte geçirdikleri aylar boyunca, gerçekten her zamankinden daha da derin bir bağları vardı. Neredeyse- 

"İSA MESİH!" Dean bağırdı, o kadar şiddetli ve ani bir şekildeki irkildi ki, yataktan fırladı ve donuk bir gümbürtüyle yere düştü. "Ah- ah, ah, Siktir- Siktir-!"

"Ah- Dean! Ne sadece-!" 

"Dostum!" diye ciyakladı Dean, doğrulup kanlı gözlerini ovuşturarak. "Uyurken beni mi izliyordun?" 

"Ben- Hayır."

"Tanrı aşkına, Cas." Ancak Dean zaman geçtikçe artık o kadar huysuz değildi. Hatta Castiel yatakta paniğe kapılırken o yavaş yavaş gülmeye başlamıştı. "Bu gerçekten ürkütücüydü, dostum." 

Castiel hararetle "Ben... ürkütücü değildim," diye ısrar etti.  "Ben- ben sadece- özellikle sana bakmıyordum, o- ben- yapmıyordum-!"

"Taaaamam, Cas."

"Dean," diye tersledi Castiel. "Şimdi sadece çekilmez oluyorsun. Sana bakmıyordum. "

" 'Tamam' dedim, Cas."

Castiel karalı bir şekilde, "Sen- çok sinir bozucusun," dedi. Dean'in gözlerindeki zafere gözlerini devirdi, Dean'in yastıklarından birini aldı ve onunla kafasına vurdu. "Bakmıyordum."

"Aman tanrım," dedi Dean, ona her tembelce vurma girişiminde yastığı iterek. "Böyle bir tacizi hak edecek ne yaptım? Burada kurban olan benim! İşte oradaydım, kendi işime bakıyordum- birdenbire Freddy Kreuger'ın karşıma çıktığını sandım!"

Castiel yorgun bir şekilde yastığı yatağın üzerine bıraktı. Huysuzca, "Onun kim olduğunu bilmiyorum, Dean," diye mırıldandı. 

"Ah dostum, yarın Elm sokağında Kabus'u izlemeliyiz!"

Castiel solgun bir şekilde yutkundu. "Şey.. bu kulağa korku filmi gibi geliyor."

"Öyle," dedi Dean, psikopatça heyecanlı görünüyordu. 

Castiel, Dean gibi bir filmde gerilim ve vahşet söz konusu olduğunda ölçülemez bir şekilde heyecanlanan insanları hala anlayamıyordu. Öte yandan, gerilmişti ve saatlerce uykusuz kalmıştı. "Bu filmi izledikten sonra uyuyabilecek miyim?" diye sordu Castiel. "Yoksa beni tekrar korkuttuğun için sana mı bağıracağım?"


*14.08.2023*

Smile With Your Teeth / DestielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin