Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkı: Evgeny Grinko-Carousel
OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN ;)
Yazardan
(1995 Şubat Ayı)
Bağırış sesleri hiç bu kadar net olmamıştı genç kadın için. Hiçbir şey net değildi gözlerinde. Ama bu sesler bir facianın ortasına düştüğünü adeta haber veriyordu. Ellerini kulaklarına götürdü genç kadın. Belki biraz olsun durur diye, belki bu seslere daha fazla maruz kalmaz diye...
Ama ne nafile, sesler kesilmiyordu. Bu duyduklarına anlam veremiyordu. Oysa o ne büyük umutlar ile gelmişti bu karmaşanın kucağına. Ne hayaller ile girmişti o heybetli kapıdan. Ne bilebilirdi ki bu masalsı evin bir savaş alanı olabileceğini...
Umuda yenilmişti genç kadın!
Bir karargahı yoktu. Bir silahı, bir bıçağı yoktu. Kendini bir savaşın ortasına atılmış bir yem gibi hissediyordu. Ama içinden kendini mutlu etmeye çalışıyordu. Çünkü biliyordu genç kadın.
Mutlu olmanın ne demek olduğunu artık görebiliyordu.
Bir kişi bile olsa onu mutlu edebiliyordu.
Bir kişi bile olsa sevildiğini hissediyordu.
O kişi öyle farklıydı ki...
Kimse olmasın o var diyebileceği bir liman misaliydi.
Ama eksik parçalar vardı. Ulaşamayacağı, bir zirve vardı.
İhtimali bile yoktu o zirvenin. Öyle yüksekti ki... Kadın o zirveyi çıkmayı bırakın, göremiyordu bile.
İhtimalleri severdi kadın. Kendini o ihtimallerle mutlu ederdi.
Ne yazık!
Kadın, yanlış kişiye aşık olduğunun ihtimalini bile düşünemiyor, göremiyordu.
Fakat doğru olması için epey çabalamıştı genç kadın. O kadar çok çabalamıştı ki yanlış yolun çıkmaz sokağında olduğunu göremiyordu.
Genç kadın, ihtimalleri düşünmeyen bir adamı, ihtimallere inandırmıştı. Aşkı göremeyen bir adamı, aşkını görmesini sağlamıştı. Gülmeyi bilmeyen bir adamı tek bir bakışı ile güldürmeyi başarmıştı. Kadın belki çok şey yapmıştı, belki de hiçlikle kaplı çok şey yapmıştı.
Ne fark ederdi ki?
O yalnızca sevmek istiyordu. Yalnızlığın kapıldığı gemide o kadar çok batmıştı ki, o sadece bir liman istiyordu.
Sevmeyi görmek istediği güvenli bir liman...
Birini sevmeli insan... Severek, hissetmeli. Görerek, gülebilmeli. Bakışı ile, nereye bakacağını şaşırabilmeli.
Sevdi kadın... Belki hayatının hatasını, belki hayatının şansını sevdi. Bilinmezliğine, kayboluşuna, acılarına rağmen o kalbinde büyümeye çalışan tohumu sevdi.
Gözlerinde çaresizlik vardı kadının. İnsanların sesi öyle bir karmaşa olmuştu ki, kadın onun gözlerine bakıp nefes alamıyordu. Hatta onu bile göremiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV SÜRESİ OPERASYONU
General FictionHenüz 6 yaşındayken, yine hayatımın herhangi bir gününe uyandığımı sanmıştım. O gün benim hayatımın dönüm noktasıydı. O gün benim kaderimin çizildiği noktaydı. Hayat, beni affetmemişti. Hayat, bana acımamıştı. Hayat beni en derin noktamdan yaralamış...