13. Bölüm ~ Kırık Kalkan

357 53 160
                                    

Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkı: Mert Demir-Cehennemin Dibi

OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OLUR MU BEYAZ GÜLLER;) BÜYÜMEK İÇİN SİZE İHTİYACIM VAR.

                        Yazardan

                       (Günümüz)

Cümleler, kelimelerin hazinesi. Aşk, kalbin...

Azat soluğu diş doktorunun dibinde almıştı: Son olanların ardından. Ayçıl, Doğukan ile eve geçmiş ve odasına girip güzel bir duş almıştı. 

Zemheri ise son yaşanılanların ardından dövüş merkezinin bulunduğu salona ilerlemişti. İyi bir depar atması gerekmekteydi. 

Sağ elindeki boks eldivenleriyle karşısındaki adamın sol elinin içine geçiriyordu. Hızlıydı. Oldukça da hararetli. Üstü olduğu gibi çıplak, altında da kısa bir şort vardı. Vücudundan akan terlerin haddi hesabı yoktu. 

"Patron iyi misin?" dedi Selami. Selami bu üssün dövüş eğitmeniydi. Yakışıklı bir kardeşimizdi kendisi. Henüz yirmi beş yaşında olmasına rağmen o bu üssün genç rekortmeniydi. 

Kirli sakalları, siyah gözleri, esmer teni, sert bir çehresi bulunan bu abimiz sadece tek bir kişiye karşı sular sellerdi. 

Nur...

Ona karşı olan hislerini anlaması çokta zaman almamıştı. Şayet bu kız fazlasıyla alevdi. Onu da yakmıştı. Bakışları, duruşu, sakız çiğneyişi -oraları karıştırmasaydık- her neyse Nur'a hisleri vardı işte. Ama Nur'un ona karşı bir hissi olmamaktaydı.

Ya da henüz olmamaktaydı. Çünkü Nur aşka inancı olmayan spesifik bir ergendi. Evet hâlâ bir ergendi. Yirmi bir yaşındaydı fakat hâlâ on yedi yaşında gibiydi. Fakat, bu Nur'un günlük hayatı için böyleydi. Nur normal hayatta bir aşko kuşko kızçeydi amenna. Ama o silahı eline aldığı an alev ateş bir kadın oluyordu. 

Selami'yi de yakmıştı o alev ateş bakışlar.

Zemheri durmuyordu. Selami eline atılan yumrukların acısında değildi fakat patronunu ilk kez böyle görüyordu. Zemheri ne yaşanırsa yaşansın bu denli bir öfke ile gelmezdi ona. Fakat yaşanılanlar onun içindeki öfkeyi daha da alevlendiriyordu. 

Aklı o dakikaları sürekli kafasında yankılayıp duruyordu. 

"Yapma ne olur?" dedi Zemheri gözlerini Ayçıl'a teslim ederek. "Sana zarar verirse ne olacak? Hiç mi düşünmüyorsun?" Sesinde öfkeden çok daha başka şeyler vardı. Ayçıl hissetti o duyguları ama görmezden gelmek daha cazip geldi.

"Umurunda mıyım?" Kendini Zemheri'den çekti ve derin bir nefes verdi. "Neden böyle davranıyorsun? Bu benim hayatım, bu benim kararım. Ben bunu yapmak istiyorum. Bu görev en kısa sürede bitsin diye tüm çabam. Ne olursa olsun yaparım şu görevin bitmesi için" dediğinde Zemheri kırgın bakışlarını yere çekti.

Gözlerine oturan hayal kırıklığına sövmek istedi. Neden hayal kırıklığı sarmıştı lan bedenini?

Saçmaydı.

Saçma olduğu kadar gerçek. Kalbinde bir duvar çatlıyordu. Tuğlalar bile küflenmiş, dayanamıyordu o rüzgara. 

Sanki o istemese de o gemi yavaş yavaş kapılıyordu o dalgaya. Durdu. Eli kalbine gitti. Oraya bastırdı. Durdurmak istedi olanları. Ona karşı kapılma duygusunu kırmak istedi. 

GÖREV SÜRESİ OPERASYONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin