Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkı: Emir Can İğrek-Bir Karanfil
OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OLUR MU BEYAZ GÜLLERİM;)
Ayçıl Sorgun
(Günümüz)
Deniz kabukları geçtikleri suların seslerini içlerindeki o yankılı boşluğa kaydedermiş.
Zamanı geldiğinde özlem duyarlarsa o sesleri hep yanı başlarında hissetmek için. Bu sesler kimi zaman bir rüzgarın sesi olurmuş, kimi zaman da bir dalga sesi.
Bazen bir martı sesi, bazen ise çocuk sesleri. Vurduğu sahilde tenezzül edip eline alan kişi kim ise deniz kabuğunun sırdaşı olarak o sesi duymaya o layık olurmuş.
Yani öyle herkesin de eline geçmez o deniz kabukları. Deniz kabuğu sırdaşını kendi seçer aslında. Ve o sırdaş değer verense o kabuğu alır ve saklar. Değilse almaz, bırakır denizin koyu sularına.
Deniz kabuğu ipsiz bir uçurtma gibi oradan oraya sürüklenmeye devam eder. Yeni sesler duyar kaydeder. Kaydeder, kaydeder ve eni sonu o sesler bir kargaşa olup içinde patlar.
Kabuk çatlar. Sesler kaybolur. Anılar silinir.
İnsanın içindeki anılar da birikip taştı mı deniz kabukları gibi çatlayabiliyormuş. Anılar silinebiliyor, sesler kaybolabiliyormuş.
Ben bunu çok daha yeni öğrenebiliyordum. İçime attığım her dert, her acı artık dayanamıyordu. En büyük korkum ise bir deniz kabuğu gibi daha fazla dayanamayıp çatırdamaktı.
Ruhumda hissettiğim sancılı bir ağrı onun gözlerine bakarken de hissediliyordu. Bakışları sorgulayıcı ve düşünceli bir hâl almıştı.
"Ee konuşmayacak mısın Zemheri?" dedim sessizliğe daha fazla tahammül edemeyerek. Dudakları aralandığında yavaşça elimden tutup beni yanına çekti. Dizlerimin yaşadığım stres ve gerginlikten titriyor oluşunu ise oturduğumda fark edebildim.
Tamamen bana döndü vücudu. Gözleri gözlerimden başka bir yere odaklanmadı. Bir eli yanağımda yerini alırken bana bunu yapmasından nefret ediyordum.
Eli yanağıma yerleşince otomatikman tüm sinirlerimi benden alıp çekiyor beni de mayıştırıyordu.
"Güzelim benim," dedi eli hâlâ yanağımda gezinirken. "Sen de ki ben gideceğim buralardan gelir misin benimle, hiç beklemem gelirim derim. Bunun ne farkı var da düşündün dersen de bunun ne kadar sıkıntılı ve zor bir iş olduğunu ikimizde gayet açık ve net biliyoruz değil mi? Ben her şart ve koşulda yanında olmaya hazırım ama bundan sonra yaşayacağımız süreç asıl süreç ki sen bu zorluğa ve bu tempoya hazır mısın bu önemli." Ağzımı açıp konuşacaktım ki konuşmama fırsat vermeden devam etti. "Bana hazırım falan deme Ayçıl. Doktor neler dedi duydun güzelim. Böbrek vücuduna uyum sağlamalı. Bu altı aylık süreç boyunca bunları araştırmaya bir ara vermeni istiyorum. Tüm hayatını feda ettiğin yetmedi mi sence de? Bırak bu altı aylık süreci gerçek bir çift gibi yaşayalım. Bütün bu anormallikler yok gibi. Sonrasında sana söz tüm kariyerimi önüne serercesine yanında olacağım. Anlaştık mı?"
'Valla anlaştık diyecek kıvama getirdi bu seni,' dedi iç ses. Haklıydı da. Ben kendime inanamıyordum artık. Benimle böyle sakin ve hoş bir ses tonuyla konuşması haksızlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV SÜRESİ OPERASYONU
General FictionHenüz 6 yaşındayken, yine hayatımın herhangi bir gününe uyandığımı sanmıştım. O gün benim hayatımın dönüm noktasıydı. O gün benim kaderimin çizildiği noktaydı. Hayat, beni affetmemişti. Hayat, bana acımamıştı. Hayat beni en derin noktamdan yaralamış...