Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkı: Zeynep Bastık-Lan
OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OLUR MU BEYAZ GÜLLERİM;)
(Yazardan)
(29 Kasım 2005)
Aşk; görmekten çok özlemeyi sever. Dokunmaktan çok düşlemeyi... Ve aşk öyle haindir ki: Nerde imkansız varsa gider onu sever.
Özdemir Asaf
Soğuk bir kış akşamı oluyordu. Tıpkı ismi gibi Zemheriydi bu akşam. Zemheri oradan oraya kıvranıyordu yattığı yatakta. Sabaha karşı istihbaratta kutlama olacağı için bütün çocukları erkenden uykuya göndermişlerdi.
Bütün çocukları derken istihbaratta ki kimsesiz çocukları. Doğa, üst ranzada uyuyordu. Çıkardığı horlama sesleri ile Zemheri'ye adeta sabır çektiriyordu. Gözlerinin ise kapanmaya niyeti yoktu Zemheri'nin. Dışarı çıkmak istiyordu Zemheri. Fazla bunalmıştı.
Ama kimseye görünmeden çıkmak pek kolay olmayacaktı. Askerler etrafı sarmıştı, onlara görünmeden çıkmak epey zor olacaktı. Derince ofladı. Ayağa kalktığında parmak uçlarında yürümeye çalışıyordu. Bir süre sonra sessizce çıkabildi odadan. Kapıyı aynı yavaşlıkla kapattı.
Hızlı adımlarla ilerledi. Bir yandan arkasına bakıyor bir yandan yürüyordu. Derken durdu. Kafası çarptığı gövde ile duraksadı. Bakışları o yöne döndüğünde kafasını havaya doğru kaldırarak çarptığı bedene baktı. Genç ve güzel, kumral, kahverengi ela arası bir tondaki gözlerle, dalgalı saçlarıyla oldukça güzel bir kadındı bu beden. Hayran bakışlarını üstünden çekemedi bir süre Zemheri.
Harbi güzel kadındı. Kadın ona hafif bir tebessüm ettiğinde Zemheri de alık alık tebessüm etti.
"What are you doing here?" (Ne yapıyorsun burada?) dedi İngilizce aksanıyla. İngilizce çocuklara ana dilleri gibi öğretilen dildi. Bu yüzden Zemheri öğrendiği kadarıyla konuşmak için dudaklarını araladı.
"Never, I was going to go to the toilet." (Hiç, tuvalete gidecektim.)
"As far as I know, toilets are inside," (Bildiğim kadarıyla tuvaletler içerde oluyor,)dediğinde kadın gözlerini utançla kaçırdı Zemheri. Kadın duruşundan istif vermeyerek küçük bir tebessümle baktı Zemheri'ye.
"It's understandable, I think you're bored. I'll tell you what, I'm bored too. Shall we wander around a bit?" (Anlaşıldı sen sanırım sıkılmışsın. Bak ne diyeceğim, benim de canım çok sıkılıyor. Biraz dolaşalım mı?)
Kafasını olumlu anlamda salladı ve gülümsedi Zemheri. Kadın da ona gülümsediğinde güzel gözleri kısıldı. Sonra durdu. Aklına gelen detayla tedirgin oldu.
"But wait a minute, I don't know you. I can't go anywhere with strangers" (Ama bir dakika seni tanımıyorum. Yabancılar ile bir yere gelemem) dediğinde kadın Zemheri'ye doğru oldukça geniş bir şekilde gülümsedi.
"Commander, I came here upon an invitation. I went out for some fresh air because it was getting very boring inside. Look, here's my card," (Komutanım ben, buraya bir davet üzerine geldim. İçerisi çok sıkıcı olmaya başladığı için hava almaya çıkmıştım. Bak buda kartım,) dediğinde kartını gösterdi. Zemheri gözlerini kısarak kartı dikkatle inceledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV SÜRESİ OPERASYONU
General FictionHenüz 6 yaşındayken, yine hayatımın herhangi bir gününe uyandığımı sanmıştım. O gün benim hayatımın dönüm noktasıydı. O gün benim kaderimin çizildiği noktaydı. Hayat, beni affetmemişti. Hayat, bana acımamıştı. Hayat beni en derin noktamdan yaralamış...