Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkı: Canozan - Ağlama Ben Ağlarım
OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OLUR MU BEYAZ GÜLLERİM;))
Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu.
George OrwellAyçıl Sorgun
(Günümüz)
Kalp durur da yaşatır da.
Beyin algılar da, görmezden gelir de...
Bu klasik bir algıdır. Bana göre kalp sadece yaşatırdı.
Durmazdı!
Duramazdı. Her şey ona bağlıyken o, bütün dengeyi alt üst edemezdi. O yaşatmakla yükümlüdür. Durduğu an geride kalanlara enkaz olmaktan başka bir şeye sahip değildir.
Kimsenin gücü yetmez kalbi sarmış sarmaşıkları ayıklamaya. Kimsenin gücü yetmez bitmiş, tükenmiş bir şeyi yenilemeye. Beyin dursa da kalp sayesinde yaşar. Beyin tükense de kalbin ona uzattığı el ile ayağa kalkar.
Beyin ölürse kalp yaşar. Ama kalp?
Kalp ölürse herkes ölür. Kalp tükenirse her şey tükenir. Kalp biterse her duygu tükenir.
Beynin yaşaması kalp yoksa anlamsızlaşır. Çünkü beyin de tıpkı diğer organlar gibi sadece onun ritmine muhtaçtır. O ritim sayesinde ayakta kalmaktadır.
Saniyeler, dakikalar, saatler anlamsız. Gün anlamsız. Ay anlamsız. Yıllar anlamsız.
Sen yoksan her şey anlamsız.
Gözler silahtır. Attığı bakış da kurşun. Sapladı mı kazınır o zihne. Sapladı mı, o kurşunu ilmek ilmek kalbe işler o bakışı.
Bu sebeple de bir insan aşık olursa bir bakışa aşık olurmuş. Tipine göre değil, kalbine işlenen bakışa göre aşık olurmuş.
Sevmek zordur. Aşık olmak zararlı. Bir bakışın etkisine ne demeliydi peki?
Hiçbir şey.
İçimde hissettiğim kasvetli bir duygu vardı. Ruhumu beraberinde getirdiği emarelerle kaplamış, içinde duygusuzluğu barındırmıştı. Düz duvarlara çarpmış gibiydim. Çarptıkça canım yanmış, duvarlarda da ruhumda da derin hasarlar bırakmıştı.
Karşımdaki ela gözlerin harelerine bakarken içimde anlamsız, sızlayan bir şeyler vardı. Dakikalardır içim içimi kemiriyor, sadece onun gözlerine kendimi bırakıyordum.
Az önceki soluksuz dik duruşum bir yana kaç dakikadır onun gözlerine bakıyordum. Neyi arıyordum o bakışlarda bilinmez.
Kalbim göğüs kafesimden fırlayacak da, tutamayacakmışım gibi hızlı atıyordu. Herkesin nasıl baktığı umurumda değildi. Tek önemli şey bir tek yanan sahne ışığının karşımdaki ela gözlerde beni yansıtıyor olduğuydu.
Eni sonu bu sessizlik tabii bu yontulmamış odun ile bozulacaktı. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladığını hissettim. Nefesini hırıltılı bir şekilde verirken birkaç saniyeliğine gözlerini kapadı. Kendini dizginlemeye çalıştı.
"Ne saçmalıyorsun sen ya?" diyerek hızlı bir giriş yaptı absürt ortamımıza. Bir anlık sinirim o kadar bozulmuştu ki kahkahalarla gülmeye başladım. Az önceki bakışmanın ardından söylediği ilk şey başka ne olabilirdi ki zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV SÜRESİ OPERASYONU
Ficción GeneralHenüz 6 yaşındayken, yine hayatımın herhangi bir gününe uyandığımı sanmıştım. O gün benim hayatımın dönüm noktasıydı. O gün benim kaderimin çizildiği noktaydı. Hayat, beni affetmemişti. Hayat, bana acımamıştı. Hayat beni en derin noktamdan yaralamış...