Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkı: Toygar Işıklı-Anlatamam
OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN;)
Yazardan
(18 Nisan 2006 Saat:13.56)
Bir kez olsun görebilir mi insan yalanı?
Bir kez olsun herkesten önce koruyabilir mi kendini?
Biz hep anlatamadıklarımız yüzünden kaybederiz. İçimizdeki acıların seslerini susturamadığımız için kaybederiz.
Ne çok kızarız kendimize ama...
Ne çok hakaret ederiz, ne çok herkesten fazla kırarız kendi kalbimizi. Biz bilinmezliğimizi, kayboluşumuza tercih edenler değil miyiz?
Biz yaralarımızı, unutmayalım diye her defasında kanatan değil miyiz?
O unutmadı ki... Gözyaşlarını, kimsesizliğini en çok da kokusunu unutmadı.
Bir veda istemedi, bir ayrılık konuşmasını hak etmedi. O sadece küçücük bedenini annesinin güven veren kollarında olmayı diledi.
Küçücüktü o. Bedeni, ruhu en çok da saf ve temiz kalbi.
Kim diyebilirdi o küçücük bedenin hırsların getirdiği acımasızlık ile bu denli kirletilebileceğini.
Bir kalbi vardı; ne yokluğunu ne de varlığını hissedebildi.
Bir ruhu vardı; ne sevebildiğini ne de gülebildiğini anladı.
İnsanlar ikiye ayrılır: Anlatamayanlar ve anlayamayanlar. Ne anladı ne de anlattı. Ruhunun yolu bir basamakta takılı kaldı.
Çocukluk basamağı...
Doyasıya ip atlamadı, doyasıya bahçeye çıkıp koşturamadı. O sadece savaştı. Çünkü bedeni yalnız kaldı.
Bir ruha teslim olamamış insandan korkarım. Çünkü ne sevmesini bilir ne de sevilmesini. Bu tür insanlar bedeninde yaşayan hisleri kendi elleriyle kazıya kazıya çürütür.
Ne acı ama değil mi?
Boğazında ilerlemeye çalışan nefesin durmasını istemek. Kalbinde devamlı sızlayan acının susmasını dileyerek yaşamak.
Yarım kalmak...
Yarım kaldı o...
Kalbi, bedeni ve ruhu...
Ruhu ipliklerle sarılmak istendi; kesilen ve yarım kalan yerin, bir yama ile tamir edilmesi istendi.
Ruhunu kimse göremedi. Açılan yaraların bir yama ile kurtarılamayacağını kimse göremedi.
Onun ruhu yamalı olamayacak kadar kirliydi. Hırslarıyla kirlenmiş o ruhu, bir Yama'nın bile kurtaramayacağı aşikardı.
Büyüyecekti. Tek çaresi büyümekti. Ama küçük kız henüz daha umudun pençesinde kalabileceğinden emindi.
Umut...
Ne büyük bir acizlik!
Büyür müydü ki her tohum umut etmekle?
Sevilir miydi kimsesizliğini hayatın her darbesinde yiyen çocuklar?
Kavuşur muydu her imkansız aşk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV SÜRESİ OPERASYONU
Ficción GeneralHenüz 6 yaşındayken, yine hayatımın herhangi bir gününe uyandığımı sanmıştım. O gün benim hayatımın dönüm noktasıydı. O gün benim kaderimin çizildiği noktaydı. Hayat, beni affetmemişti. Hayat, bana acımamıştı. Hayat beni en derin noktamdan yaralamış...