14. Bölüm ~ Mıknatıs

322 56 150
                                    

Bu hikayede geçen olay ve kurumlar hayal ürünü olup kurgudan ibarettir.

Bölüme geçmeden küçük bir not ekleyeyim: Kapak fotoğrafımız değişti. Düşünceleriniz neler? Yorumlarınızı bekliyorum;)

Keyifli Okumalar!

Şarkı: Gökhan Kırdar-Yerine Sevemem

OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OLUR MU BEYAZ GÜLLER;) BÜYÜMEK İÇİN SİZE İHTİYACIM VAR.

Oradan oraya atlayacağınız bir bölüm o yüzden sindirerek okuyun;))))

                        Yazardan

                    Kavga öncesi)

Kişi kaderini tanır. Çünkü onlar birbirinin aynasıdır. Birbirleri için yaşar birbirleri için ölürler. Yarım elmaları birleşince tek bir elmayı oluşturur.

Onlar birbirini tamamlar. 

Bir mıknatıs vardı; iki kaderi birbirine kenetleyen. Şu an o iki kader de birbirine zıt yönlerde nefes almaya çalışıyordu.

Bilmedikleri tek şey ise: Her ne olursa olsun bu iki zıt kutbun eninde sonunda birbirine yapışacak olmalarıydı.

Sonuçta sadece zıt kutuplar birbirini çekerdi.

Tek bir yarım elma kalmayana kadar herkes kendi kaderine yön vermek zorunda kalacaktı. En azından onlar farkında olmasalar da kendi kaderlerine yön vermek zorunda kalmaya başlamıştı.

Zemheri Ayçıl'ın yanına otururken diğer yanına da Öykü yerleşmişti. Ayçıl yanındaki adama bakıyor, gergin oluşundan korkuyordu.

'Calm down baby biraz quality! E e e' diyen iç ses ise elinde çekirdeği ile cennet mahallesi izler bir moddaydı şu an.

Ayçıl yanındaki uyuzun korkusu ile bir şeyler yapması gerektiğini anladı ve aklına ilk gelen saçmalığı yaptı. Kulağına doğru yaklaşırken kimse fark etmemesi için yanağına ufak bir buse bıraktı.

Bu hareket ile Zemheri'nin gözleri açıldı. Saat sesi durdu. Zemheri anlık yaşadığı şok ile kalakaldı. Dilini bile yutmuş olabilirdi şu an. Bu kadarını beklemiyordu. Ayçıl da beklemiyordu bunu. Anlık yaptığı şey ikisini de bozguna uğratmıştı.

Zemheri ismini bile unutmuş olabilirdi şu an. Hatta olabilir değil cidden unutmuştu.

Bu kadın da bir şey vardı. İçinden ettiği küfürlerin haddi hesabı yoktu şu an. Bu kadarına asla gerek olacağını düşünmezdi. Fakat şu an teninde hissettiği dudaklar, vücudundaki alevlere soğuk bir su dökmüştü.

Zemheri muhteşem sıfat-ül eşgalini büyük bir yutkunmayla kendine getirdi. Gözlerini soluna çevirdiğinde burnu Ayçıl'ın burnuna temas etti. Bu kadar yakınlık ikisini de sarsmıştı

Birkaç saniye her şey bu bakışların etkisinde devam etti. Ayçıl gözlerini Zemheri'nin gözlerine sabitlemiş, Zemheri de arada Ayçıl'ın dudaklarına attığı kaçamak bakışlar ile kendini dizginlemeye özen göstermekteydi.

Fakat bu durumda ikisi için de epey bir zordu. Ayçıl bu mesafede konuşmanın tehlikesinin farkındaydı lakin dudaklarını ıslatarak konuşmaya çalıştı. Zemheri ise Ayçıl'ın bu hareketi ile daha da geriliyordu. 

Bu kadının ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu. Kendisine delirmek üzere olduğunu düşündürtüyordu. Nedenleri düşünme Zemheri, diyerek kendisini durdurmaya çalışsa da bu kadından alamıyordu bakışlarını.

GÖREV SÜRESİ OPERASYONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin