-7-

397 23 29
                                    

Yaşanılan şeyler güçlü yapardı insanı.
Sabretmeyi öğretir, şükretmenin kıymetini bildirirdi. Elinden geleni yaptığında sana birçok kapı açar, en iyisini buldururdu.

Değer, kıymeti öğretirdi.
Elindekiyle yetinmeyi, onun için şükretmeyi öğretirdi. Ne kadar şükredersen o kadar bereketi artardı.

Çok zor dönemleri olurdu insanların.
Ağlamaktan, kriz geçirmekten, düşünmekten yorgun düşmüş bir ruhun olduğu beden ölüye dönerdi.

Sabretmek gerekti. Bu dönemlere ne kadar sabredersen o kadar mükafatına ulaşırdın. Sen sabrettikçe güçlenir, toparlandıkça güzelleşirdin. Her açıdan.

Ancak bazende bir şeyler ters tepebilirdi.

Deniz kıyısında oturan bedenine baktı bir süre. Neden vardı? Neden yaşıyordu?

Elindeki bıçağıyla damarına gelişigüzel bir kesik atsa, kan kaybından ölme ihtimaliyle kurtulurdu belki buradan. Onu tutan neydi?

Caniler.

Onu tutan cani insanların varlıklarıydı.

Bir grup şeref yoksununun yaşaması ancak onların zarar verdiği ışıltılarıyla göz kamaştıran gençlerin ölmesiydi.

Kız kardeşi de bunlardan biriydi mesela.
Jeon JungHe.

Gözlerinden usulca kayıp giden yaşlarla bu gece en çok parlayan yıldız çarptı gözüne. Belki de kardeşiydi. O hep parlardı ne de olsa.

Abisinin biricik kız kardeşiydi. Deli dolu ama yeri gelince anne-abla olabilen ufak bir kızdı. Tek hayali emniyet güçlerinde iyi bir polis olup böyle şereften aciz insanları yakalamak, cezalandırmaktı. Abisi onun en büyük destekçisiyken gündüz vakti stajdan çıkan küçük kardeşine iki sapkının t**avüz etmesinden sonra o da yıkılmıştı.

Kız kardeşi için psikiyatriden psikoloğa topsrlanması için her yolu denemişti.

Ta ki. Kardeşi hamile olduğunu öğrendiği zaman. Annesiyle birlikte onun yanında olmuşlardı her zaman. Soğuk nevalenin teki olan babaları bile bambaşka birine dönüşmüş, kızlarının elinden sımsıkı tutmuştu. Ancak nereden bilebilirlerdi ki kızlarının bir gece yarısı kendini asacağını...

Küçük polis adayı intihar ettiğinde dünya onun için durmuştu. Hayatı bir anda yıklmıştı başından aşağı. Nefret etmişti yaşadığı şehirden, nefret etmişti yaşadığı ülkeden. Tüm hayatını bu it kopuğun izini sürmek için adamaya ant içmişti.

Polis akademisine %92lik bir başarı oranıyla girmişti. Yaşı gereği biraz geç kalsa dahi yaptığı sporlardan dolayı kuvvetli olan bünyesi ona yapılan, normal testlere kıyasla iki katı zorluğu olan, testlere karşı baskın gelmiş akademiden yüksek bir puanla mezun olmuştu.

Nezarete atıldığı bu ahmak emniyet müdürlüğünde çalışmaya başladığında, en baştan beri kullanıldığını anlaması yaklaşık iki yılını almıştı. 24 yaşında sadece kardeşinin kendini öldürmesine sebep olan it kopuğu ararken, kullanıldığı gerçeğini fark edememişti.

Jeon Jungkook | KS1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin