RHAEGAL
Diğer bölgeye yavaşça yürüdüm, bölgedeki durum diğerlerinden daha farklıydı. Buradaki iblis halkının gücünü hissedebiliyordum, yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Sonunda düzgün rakipler..."
Bölgenin içine doğru ağır ağır yürümeye devam ettim, asker olan ve zırh giyen iblisler benim etrafımı sardı. Başımı hafif kenara eğdim.
"Bu kadar zayıf iblisler neden yolumu kesiyor?" Diye sordum.
Asker iblisler aynı anda saldırıya geçti, "Lugia'nın eşsiz yeteneği ; Biçme."
Aniden tüm iblis askerler en az on parçaya bölünecek şekilde kesildiler ve öldüler, etrafı kanlar ve etler sardı.
Tiksinerek adım attım ve içlerinden çıktım, Lugia bana izin vermişti bazı yeteneklerini kullanabiliyordum ve saldırı biçimi kesinlikle en sevdiğimdi. Görünmeyen bir saldırı, Kaos ve Kutsal enerjiyi iç içe karıştırıp kimse tarafından fark edilmeden rakibin enerji biçimine ve seviyesine göre kendini ayarlayıp kesiyordu.
"Daha güçlüleri yok mu?" Sesim tüm bölgede yankılandı ama dışarıya çıkan biri bile yoktu.
Kan alevleri bölgenin başından başladı ve benim olduğum yere kadar yakmaya başladı, fazla iblis halkı yoktu. Binalar yavaş yavaş kan alevleriyle ile birlikte yok oluyordu.
Savaşçı iblisler önümde belirdiler ve hızlıca bana doğru koştular. Rüzgarı kullanıp önümde bir duvar yaptım, iblisler rüzgar duvarına yetiştiği anda patladı.
İmha silahını kılıç yaptım ve Serap adımlarını kullanıp üzerlerinde belirdim."Aptallar," rüzgarı kullanıp hepsini tek bir yerde topladım ardından kılıcımla tüm iblisleri bir kerede kestim.
Kaybettiğim mana Kaos Mührü sayesinde yenilendi, bu sayede yorulmuyor ve hız kaybetmiyordum. Kesintisiz bir şekilde durmadan savaşabilirdim.
"Burdan ileriye gidemezsin!!" Askerlerden biri tedirgin bir şekilde bağırdı.
Onu görmezden gelip yürümeye devam ettim, titrek ellerindeki silahları zorlada olsa bana doğru tuttular.
"Sana dur dedim!!"
"Ben durmak istemiyorum," üzerlerine doğru yürümeye devam ettim.
İçlerinden biri üzerime doğru bağırarak geldi.
"Yavaşsın," kılıcını atlattım ve kendi kılıcımı boynuna sapladım. İblis yere düştü ve anında can verdi.
Arkamdan gelen kan alevleri tüm alanı ve canlıları yok etmişti. Kıtayı yeni baştan restore ediyor gibiydim, buradaki Şeytani enerji çok yoğundu ama Yıldırım Alev Formülünün bana sağladığı kızıl aura sayesinde bundan etkilenmiyordum.
"Bu kadar güçsüz varlıklar ile savaştığım için kendimden nefret ediyorum, beni tatmin edebilecek biri yok mu?!" Diye bağırdım.
Tüm iblisler kenara çekildi, ortadan beyaz saçlı ve siyah gözlü biri çıktı. Bana bakıp gülümsedi.
"Demek işgalci sensin, kralımız senin ne kadar ilerleyeceğini merak ediyor. Burdan sonrasında yoluna devam edemeyeceksin," dedi.
"Sende kimsin?"
"Benim adım Aema iblis generalleri arasında dokuzuncu sıradayım, seni merak ediyorum ejderha. Ne kadar güçlü olduğunu görmek istiyorum. Beni tatmin edebilir misin?"
Gülümsedim, "benim işim herkesi tatmin etmek. Eğer özel bir şekilde tatmin olmak istiyorsan, bunun için ek ücretler olucaktır."
Aema güldü, "sen nasıl istersen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (2. Kitap) - Bitti. -
ActionRhaegal gerçekte kim olduğunu öğrendikten sonra tanrılar ile savaşmak için hazırlanmaya başlamıştır. Bundan önce kıtayı feth edebilecek mi?