RHAEGAL
Sonraki bölgeye geçtim, burası tıpkı önceki boş bölge gibiydi. Biraz daha yürüdükten sonra iblisler ortaya çıktı hepsi birer savaşçıydı, kılıcımı gösterdim ve öldürme niyetimi saldım.
"Gelin bakalım," Serap adımlarını kullanıp içlerine girdim. Kan alevleriyle patlattım, imha silahını bir balta ve bir mızrak yaptım. Her birini kesip yok etmeye başladım, mızrağı sıkıca kavradım ve fırlattım üç iblisin kafasına birden geçirdim.
Baltayı salladım ve önüme gelen tüm iblisleri kesip biçtim. Serap adımlarını kullanıp mızrağımı geri aldım ve yeniden önümdeki iblislere saldırdım.
"Düşündüğümden daha iyi," dedim.
Eğlenceliydi, hepsini kesip biçmek içimi rahatlatıyordu. Hepsini parçalarına ayırıp, kan alevlerinin geriye kalan her şeyi yemesine izin verdim. Böylelikle ortada bir şey kalmadı.
Savaşan ve direnen iblisler gitmişti, geriye sadece normal iblisler kalmıştı. Manamı yoğunlaştırdım ve etraftaki her şeyi aniden yok etmek için tek bir noktaya topladım.
Mana üzerime doğru toplandığında titremeye başladı, Kaos Mührü vücuduma soğuk acı dolu bir his yolluyordu. Acıyı görmezden geldim ve daha çok toplamaya başladım, büyük devasa bir şeffaf küre oluşturana kadar devam ettim.
Küre muazzam bir büyüklüğe ve muazzam bir inceliğe ulaşmıştı. Kendimi gölgelere sardım ve gölgemin içine girip kendimi gizledim.
Küre yavaşça yere indi, zemine çarptığı anda büyük bir ışık çıktı ve tüm bölge dümdüz oldu. Ne bir yaşayan canlı nede cansız binalar... her şey aniden silindi.
"Buna Kusursuz Küre diyorum."
"Güzel bir isim ama bunu sadece manayla yapmak gerçekten dehşet verici..." dedi Tessarion.
"Haklısın ama söz konusu benim tüm gücümü içeren Kaos Mührü ise pek şaşırmıyorum."
Varoluştaki en güçlü varlığın tüm gücü sağ kolumda duruyor, tüm gücümü kazandığımda ne kadar güçlü olacağımı hayal bile edemiyorum... gücümün bir damlası ile böyle yapabiliyorsam...
"Hadi gidelim," yürümeye devam ettim. Sonraki bölgeye doğru ilerledim. Yürümek bile artık yorucu geliyordu.
"Ne oluyor bana..." Kutsal enerjiyi bedenimin her tarafına aşıladım. Her yerim açıyordu, Kutsal enerjiyle iyileşmeye başlamıştım.
"Bir sorun mu var?" Dedi Tessarion.
"Kendimi iyi hissetmiyorum..."
Yere yavaşça oturdum, nefes alışlarım bile bozulmuştu. Durmadan soğuk terler dökmeye başladım, yavaşça yere uzandım. Tessarion gölgemden çıktı ve başını yanıma indirdi.
Altın ejderhamın, kül rengi gözlerine baktım. Endişeliydi, benim hakkımda karmaşık duygular içerisindeydi. Burada öleceğimden korkuyordu, yeniden gökyüzüne baktım.
"Buraya gelme amacımızı biliyor musun?" Dedim.
"Evet, iblisleri yok etmek."
Gülümsedim, "birinci önceliğimiz öyle ama diğerini biliyor musun?" Dedim.
Tessarion bir iç çekti, "onu konuşmak istemiyorum..."
Gökyüzüne bakmaya devam ettim, ağzımdan kanlar dökülmeye başladı. Elimle dökülen kanları temizledim.
"Ben biraz dinleneceğim..." dedim.
Gözlerimi yavaşça kapattım, belki güzel bir uyku beni kendime getirebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (2. Kitap) - Bitti. -
ActionRhaegal gerçekte kim olduğunu öğrendikten sonra tanrılar ile savaşmak için hazırlanmaya başlamıştır. Bundan önce kıtayı feth edebilecek mi?