MİRANDA
Daeron'un doğumundan üç gün geçmişti, artık yavaşça gözlerini açabiliyordu. Kızıl gözleri ile bana baktı, ona bakıpta mutlu olmamak elde değildi.
"Daeron, benim tatlı çocuğum..." Yanağını hafifçe okşadım.
Gözleri aniden mor rengine döndü, ardından yeşile. Şaşkınlıkla baktım, mana seviyesi durmadan artıyordu. Ardından mana onun kucaklıyor gibi etrafını sarıyordu.
Mutoh aniden yanımda belirdi, "devasa bir mana hissetim," dedi.
Ardından diğer herkes kapıyı açıp içeriye girdi, babam ve annem telaşlıydı.
"Ne oldu?!" Corlis amcam sordu.
"B-Ben bilmiyorum Daeron'un manası..."
"Daeron'un mu? Şimdiden mi?" Babam şaşkınlıkla söyledi.
Mutoh kahkaha attı, "inanılmaz. Kesinlikle Hükümdarın çocuğu, tıpkı onun gibi Kaos Enerjisi etrafına çekiliyor. Onu istiyor," Daeron aniden ağlamaya başladı.
Onu sallayıp susturmaya çalıştım, "kim istiyor?" Diye sordum.
"Enerjiler onu çağırıyor, birleşmek istiyor. Gerçekten muhteşem bir şey Hükümdarın kanı ve bir Celestial kanı..."
Mutoh'un ne dediğini anlamamıştım, annemin bir Celestial olduğunu biliyordum ama bunun nasıl bir etkisi olduğunu bilmiyordum.
"Ne demek istiyorsun?" Dedi babam.
"Genç Hükümdar, şimdiden bile bu kıtadaki üç yıldızlı birine rakip olabilecek kadar güçlü mana seviyesi var."
"Şimdiden mi?" Corlis amcam sordu.
"Evet, ilerde ne kadar güçlü olacağını hayal bile edemiyorum. Belki Hükümdar - hayır. Ondan bile daha güçlü olabilir."
Daeron en sonunda ağlamayı kesti, en sonunda uykuyla gözlerini kapattı. Mana seviyesi git gide artmaya başladı, yavaşça onu beşiğine bıraktım.
"Daeron, küçük oğlum. Seni kesinlikle koruyacağım," dedim.
Annem bana yaklaştı, elimden tuttu. "Tatlım, biz olduğumuz sürece onu birlikte koruyacağız."
Daeron gerçekten şanslı doğmuştu, ailesi ve onu koruyacak insanları vardı.
"Daeron benim torunum, onun için her şeyi yapmaya hazırım," dedi babam.
Daeron fazla uyumadı bile ve hemen uyandı, ağlamaya devam etti. Ona bakıp gülümsememek elde değildi, Baela koşup geldi ve Daeron'u yavaşça aldı.
"Bunların hepsinden daha seni seviyorum, onlardan uzak dur. Özellikle şu yaşlı ve gözü yaralı olandan."
"Bana mı dedin?" Corlis amcam kaşını kaldırdı. Baela ona baktı, ardından gülümsedi.
"Hayır."
"Kesinlikle bana dedi seni küçük," Baela koşmaya başladı.
"Dikkatli olun Daeron," dedi annem.
Baela gülmeye devam etti, babam onu hızlıca tuttu ve Daeron'u ondan aldı.
"Bu haksızlık daha yeni kucağıma almıştım," dedi Baela.
"Şimdiden ona zarar vermeyi düşünmüyorsun değil mi? En son Rhaegal iki aylık olduğu zaman onu yere düşürmüştün."
Luna gülmemek için kendini zor tuttu, "bu gerçek mi?" Diye sordu.
"O zamanlar daha küçük bir çocuktum ve Rhaegal hiç ağlamamıştı."
Böyle bir şey olduğunu bilmiyordum, gerçekten bu anını görmek isterdim. Hizmetlilerden biri içeriye girdi, "kralım misafiriniz geldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (2. Kitap) - Bitti. -
ActionRhaegal gerçekte kim olduğunu öğrendikten sonra tanrılar ile savaşmak için hazırlanmaya başlamıştır. Bundan önce kıtayı feth edebilecek mi?