ARNOR
Ejderhalar tüm kıtaya savaş açtığını duyurmuştu, o yüzden tüm kıta büyük bir telaşa girip saklanmaya ve savaşa hazırlanıyorlardı. Kraliçe Miranda çocuğunu alıp Westeriya kıtasına gitmişti.
Elfler bariyerlerini çekmişti bu yüzden bariyeri kırmak uzun sürecekti. Bende bir elf olduğum için bariyeri rahatlıkla geçip elf krallığına girmeyi başarmıştım.
Herkes krallığın sınırında savaş için hazırlanmıştı, cübbem ile yüzümü gizledim ve yürümeye devam ettim. Öldüğüm toprakların yanından geçiyordum, eğer bu sefer Kaiser ile karşılaşsaydık onu kesinlikle
Öldürebilirdim. Bu fırsatı kaybettiğim için artık elime bir daha geçmezdi."Hey!! Yerinde dur!!" Bir grup askeri elf grubu yanıma doğru yürümeye başladı. Saçlarımın rengini sarıyla değiştirdim ve kapişonumu indirip gülümsedim.
"Ah, burada askerlerin olacağını düşünmemiştim sadece bir kaç şifalı ot toplamaya çıkmıştım."
Askerlerden biri bana bakıp gözlerini kıstı, gülümsemeye devam ettim.
"Savaştayız neden cephede değilken buradalarda geziniyorsun?" Dedi.
"Ah, ben savaştan anlamam o yüzden şifa iksirleri hazırlıyorum."
"Öyle mi?" Aniden elimi tutup kaldırdı. "Neden ellerin kılıç kullanmaktan nasır tutmuş?"
"Ups eldiven takmayı unutmuşum."
Asker sinirlendi ve dişlerini sıktı, "ülken için savaşmaktan bu kadar korkuyor musun?!" Diye bağırdı.
Yıldırımdan bir Kılıç oluşturup kafasını kestim, "beni yanlış anlama ama ben artık bu ülkenin vatandaşı değilim."
Askerler bana saldırmaya başladı, cübbemi kaldırdım ve altından kılıçlarımı çıkarıp onlara saldırmaya başladım. Hepsinin saldırılarını kolaylıkla atlatıp kılıçlarım ile onları kesmeyi başardım.
"Beni bırakıp yolunuza devam etmeliydiniz, gereksiz ölümlere gerek yoktu."
Altın alevleri kullanıp cesetleri yok ettim, savaştığımızdan dolayı mana izleri vardı ama bunun için yapacak bir şeyim yoktu. Yoluma devam edip hemen buradan uzaklaşmalıydım.
Saçlarım eski rengine döndü ve kapişonumu çekip yürümeye devam ettim. Bu görev için biçilmiş kaftan olduğumu biliyordum ama bunu yapmak içimde hiç duygu belirtisi bırakmamıştı. Ailem ile karşılaşabilirdim, içimde onlara karşı bir duygu belirtisi kalmamış olabilirdi ama karşılaşınca neler olacağını bilmiyordum.
Ellerimi sıktım, "yapabilirim. Yapmalıyım, hepsi onun için..."
Kraliçe Miranda ve çocuğu için daha düzgün bir yaşam alanı gerekiyordu. Eğer boyutsal kırılma yaşanırsa tüm dünyalar iç içe girecekti, bir çocuğun ve nazik bir kadının asla girmemesi gereken bir ortam.
Eğer genç ejderha beni orada öldürseydi, bu benim için daha güzel olurdu. Sorunsuz bir şekilde ölüme gidip sadece ve sadece uzun bir dinlenme... Belkide herkesin isteyeceği bir şeydi.
Kraliçe Miranda her zaman bana nazik davrandı onu yüz üstü bırakamazdım. Ona yardım etmeli ve kraliçeyi korumalıydım. Artık bir kocası yok, kölesi olarak onu korumak benim görevim.
* * *
— Arnor, şuna ağzını açıp duruyor.
Kraliçe Miranda bebeği ile ilgilenirken yanına gittim, mutluydu. Onu uzun zamandır hiç böyle görmemiştim.
Küçük bebeğe baktım, bana baktığında içimde bir ürperti oluşuyordu. Özelikle gözleri mor rengine döndüğünde kötü bir enerji yayıyordu. Kraliçe miranda bunu görmüyor gibiydi, sanırım bu normal onun annesi olduğu için böyle şeyleri fark etmiyor olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (2. Kitap) - Bitti. -
AcciónRhaegal gerçekte kim olduğunu öğrendikten sonra tanrılar ile savaşmak için hazırlanmaya başlamıştır. Bundan önce kıtayı feth edebilecek mi?