"Geometriden nefret ediyorum."
"Kimse sevmiyor merak etme." dedi Akın. Bu sanki icimi rahatlatırmış gibi söylemişti ama işe yaramıyordu. İğrençti.
"Bu üçgenin iç açıları 180 kısmında bıraksak her şey cok güzeldi biliyor musun? Sonra işler boka sardı." dedim önümdeki prizmalar sorularına bakarken.
"O kadar kötü değil."
"Trigonometriyi biraz seviyorum sonra geometriyi sanki anlıyormuşum gibi burada da çıkıyor. Bıktım ben. Bırakıyorum. Yeter. Iki senelik kazanırım. Babam da öldürmez bence beni." dedim ve kalemi bıraktım. Akın düşen omuzlarıma sonra da kaleme baktı. Başını iki yana sallarken "Dün gece üstten ders alıp okulu birinci bitiren kıza da bakın." dedi.
"Hangi maddeyse bırak dedin bende bıraktım. Senin suçun." dedim.
"Al şu kalemi eline."
"Rehber öğretmenleri hep bir dersten sıkılıyorsanız diğerine geçin derlerdi."
"Öyle öğretmene tüküreyim Petek. O zaman hep edebiyat ni çözeceksin?"
"Hayır. AYT coğrafya daha güzel. Güzel ülkemin her bir yerinde başka bir tarım başka bir maden. Daha işe yarar."
"Şu kadar boş yapacağına üç soru çözerdin."
"Ama çok sıkıldım!" dedim en sonunda sitemle. Yaklaşık dört saattir buradaydık. İki tane mola vermiştik sadece. Akın'ın mola anlayışları ya kırk dakika çalış beş dakika mola ver ya da bir bucuk saat çalış on bes dakika mola ver şeklindeydi.
Bence mantıklı değildi ama sanırım ona derece yaptıran da bu anlayıştı.
"Tamam ne yapmak istiyorsun?" dediğinde kitabın kapağını da kapattım.
"Hiçbir şey."
"Petek."
"Oturalım. Sadece bomboş oturalım. Kahve içer misin?"
"Hayır içmem. Bomboş oturmak da çok anlamsız."
"Sen ne biçim bir şeysin ya? Arkadaşın falan var değil mi kesin? O bayılan Yasin falan uydurma değildir inşallah."
"Arkadaşlarım var Petek. Sosyal hayatımı ve akademik hayatımı ayarlayabiliyorum, bu sayede bunalmıyorum"
"YouTube kanalı açsan ya, güzel insan diyerek girersin cümlelere. Çok tutuyor."
"Hep komik misindir?"
"Bir de arkadaş ortamında gör sen beni sayın koçum."
"Tamam bugünlük geometri azabına son verebilirsin."
"Sıradaki ceza ne peki?" dedim. Güldü.
"Zaten en kolay test kitaplarını getirmişsin yanında. Hiçbiri ceza sayılmaz." dedi. Bu yalan değildi ama amacım kolaylari çözmek değildi. Sadece orta veya zorlari getirip bir sürü yanlış ya da boş soru yüzünden onun gözünde salak olmak istememekti.
"Çok kırıcı bir yorum."
"Yalan mı? Utanmasan üçüncü sınıf hayat bilgisi kitabını getirecekmişsin." dedi tarih kitabıma bakarken. Harbiden kolay bir yayındı.
"Sorulari doldurmaya çalışıyorum. Dershanem başıma bir manyak verdi inanamazsın."
"Hadi ya?"
"Cidden. Deli midir nedir, bir program yapıyor sonra dalga geçer gibi oraya buraya mola ekliyor. Tuvalette bile ne kadar kaldığımı süreyle ölçtüm meraktan onun yüzünden"
"Ne kadar da iyi birine benziyor."
"Ya ya, tadından yenmiyor." diye homurdandim. Güldü.
"Tamam bak benim elli sayfam kaldı. Sen o ara edebiyat çöz, seversin. Sonra kalkıp yemek yiyelim ve dağılalım." dedi.
"Saat on buçuk Akın. Bu saatte ne yiyeceğiz?"
"Çiğköfte. Açık oluyor hep gece bire kadar."
"Tamam. İyi öyle yapalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)
Teen Fiction0538*: Petek merhaba, Akın ben. Akın Çağlayan. Koçluk programından. 0538*: dersteydim hemen mesaj atamadım sonra da aklımdan çıktı. Nasılsın? ** TAMAMLANDI. Hayat ve Ay, Şitana, Yaşanmamış Tek Olasılık, Boşlukta Boğulmak ve Boğaziçi aynı evrenin far...