•37.Bölüm•

3.8K 221 12
                                    

"İkisinde de sorun var bence." dedi Züleyha. Beril ortaya açtığı kartlara baktı. Sonra geçmiş kartını açtı ve derin bir nefes aldı.

"Seçtiğin karta tüküreyim." dedi Züleyha düz dönmüş kartıma bakıp.

"Sanki bir şey anladın." dedim kaşlarımı çatıp.

"Kartın kendisi karanlık anasını satayım, yerde yatıyor adam sırtında seksen tane bıçak var." dedi Züleyha. Beril'e baktım.

"Yunus'un yaptıklarıyla ilişkilendirilebilecek bir kart. Büyük bir ayrılık, sırtından bıçaklanmayı falan içeriyor. Buna çok takılmamıza gerek yok." dedi ve hızlıca ortadaki kartı açtı. Züleyha bana baktı. Ben de ona baktım.

"Kılıçlarla sorunun ne?" dedi.

"Akın'ın götüne görüldü sokmak istiyordun, kılıca mı evrildi?" dedi Beril de alayla.

"Ne diyor?"

"Şimdiki ruh halini içeriyor kart. Gelecek kaygısı, endişe gibi anlamları var. Kararsızlık. Aşksal açıdan bakarsak kararsızlık çok fena halde ama hayatında ne yapacağını da bilmiyorsun karta göre." dedi Beril. Sonra bana baktı. İtiraz etmediğimde diğer kartı açtı. Diğer ikisinin yanında daha aydınlık bir kart gibi duruyordu. Beril ise derin bir nefes aldı.

"Kartın anlamlarından biri hamilelik." dediğinde omzuna vurdum sertçe. Züleyha sırıttı.

"Ama güzel bir kart. Mutluluk, başarı var. Aşk cephesinde de işler çok güzel. Bak, gelecekte her şey düzeliyor. Başarı var, bu da sınav diyeceğiz. Aşk da var buna da kızıl koç diyelim. Mis gibi kartın var." dediğinde kartları hırsla elime alıp kenardaki desteye sokuşturdum.

"Kartlarıma dokunma!" dedi Beril o arada.

"Evde üç desten daha var." diye homurdandım ve arkama yaslandım. sonra da önümdeki kahve bardağını elime alıp kafama diktim.

"Hiç konuşmadınız mı Akın'la?" dedi Züleyha merakla. Başımı iki yana salladım.

"Bu da ne prenses çıktı anasını satayım..." diye homurdandı. Beril omuz silkti.

"Çocuk birinci olmuş, taksideyken iki dakika mesaj atabilirdin."

"Aklıma gelmedi ki! Paniklemiştim babam yüzünden." dedim.

"Çocuk bunu bilmiyor ama. Sana sinirlenmesi normal. Birinci olmuş ve sen birden ortadan kayboluyorsun. En son ortadan kaybolduğunda ameliyata alınmıştın." dedi. Ofladım.

"Tam da aranızda bir şeyler yavaş yavaş normalleşiyordu." dedi Züleyha.

"Daha iyi oldu." dedim. Çok hırslı çıkıyordu sesim. Sitemli. Gıcık olmuş.

"Niye daha iyi oldu acaba?"

"Uğraşamam ben bununla böyle. Hem bak daha bir şey bile değiliz, normalleşip üstüne ilişkimiz olduğunu falan düşünsenize? Sürekli trip atıp kafamı meşgul ederse o sınavı nasıl kazanacağım?"

"Petek ağzımı açmak istemiyorum ama sen bu yıl da otuz bin yaptın zaten, kazanamadığın bir durum yok yani. Sadece deli olduğun için kazanamamışsın veya geri zekalıymışsın gibi davranıyorsun." dedi Züleyha.

"Ama her halükârda bir şekilde flörtleşsek başımı şişirecek bu olaylar. Yunus yüzünden mezuna kaldım, bir yıl daha mezuna kalırsam babam beni babaannemlere yollayacak Tekirdağ'a. Orada da korkunç bir hayat beni bekliyor olacak." dedim.

"Baban bu kadar abartmasa hayat çok normal olabilirdi." dedi Beril. Ofladığım sırada telefonuma mesaj geldi. Hızlıca elime aldım ama Akın değildi. Dershaneydi. Bugün cumaydı ve sabah denemeye girmiştik.

"Kim?"

"Dershane." dedim ve mesajları okurken yutkundum.

"Ne olmuş?"

"Otuz ikinci olmuşum." dedim sessizce. Birkaç saniye sustular. Ne diyeceklerini bilemiyor olabilirlerdi.

Altı üstü bir hafta ders çalışmamıştım ve otuz ikinci mi oluyordum yani. Daha geçen hafta kötü yaptım diye krizlere girmiştim, şimdi iyice bok etmiştim.

Bir hafta ders çalışmaymış.

Dişlerimi sıkarken Akın'la olan sohbete girdim.

Petek: Gördün mü 32.olmuşum.

Petek: 'Bir hafta ders çalışma Petek.'

Petek: Muhteşem çözümün götümüzde patladı ha?

Akın(Boğaziçi): Bir hafta ders çalışmadığın halde denemede ilk beşte olacağını falan mı sanıyordun?

Akın(Boğaziçi): Mola haftasının anlamı bu.

Akın(Boğaziçi): Elbette kötü gelecekti.

Petek: Bir daha bana program yapmanı falan istemiyorum.

Petek: Kendi yöntemimle çalışacağım.

Petek: Dershaneye söylemem, öğrencisin ve bir şekilde buradan para kazanıyorsun.

Akın(Boğaziçi): Sen ne diyorsun be?

Akın(Boğaziçi): İki kuruş paraya ihtiyacım mı var benim?

Akın(Boğaziçi): İstemiyorsan değiştir koçunu uğraştırma.

Akın(Boğaziçi): Belki bana da daha normal biri gelir.

Akın(Boğaziçi): Azıcık mantığa davet ettiğim her an ayaklarını götüne vura vura kaçtığın için böyle sikko sonuçların oluyor.

Akın(Boğaziçi): Bu kafa yapısıyla istediğin kadar çalış maksimum ilk on bine girer gider İzmir'de Ankara'da ya da İstanbul'da Boğaziçi hariç bir yerde işletme okursun.

Petek: Çok biliyorsun sen.

Akın(Boğaziçi): Aynen öyle. Çok biliyorum.

Petek: Siktir git.

Akın(Boğaziçi): Memnuniyetle. 

BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin