"Hayır sen niye herifin isteğini kabul ediyorsun ki? İnsan kaç ay çıktığı herifi tanımaz mı? Bu çocuk seni gıcık etmek için elinden geleni yapmaz mı sanki?"
Yastığımı hırsla bıraktım yatağın üstüne. Sonra kayan örtüyü düzelttim.
"O gitmiş de ben gidememişim üniversiteye! Salaksın kızım sen, ne zaman iyi bir fikir ki eski sevgili ile iletişime girmek?"
Kitaplığımdan çektiğim TYT Fen denemesini masaya attım.
"Evli değilmişiz ya, lisedeymişiz! Oh ne ala memleket ya? Herkes aldatsın birbirini o zaman! Kızlar sevgililerinize dikkat edin hemen kocanız yapın o zaman!"
Geometri kitabımı masaya, branş denemesinin yanına attım.
"Özür dilermiş, bunu daha önce yapmamışmış! Kıçımın kenarına bak!"
Masaya oturdum. Kalemliğime uzandım.
"İnsana ağız tadıyla bir kavga da ettirmiyor! Siksok mühendisi!"
Kalemliğimi açtım. İçinden bir kalem çıkarttım.
"Baba parasıyla okumak kolay tabi! Ben de okurdum! Okuyamaz mıydım? Ohoo, girerdim Koç'ta işletmemi okurdum yüzde elli falan bursla bir kere!"
Branş denemesinde son kaldığım denemeyi çıkarttım. İlk soruya bakarken kronometreyi de çalıştırdım. Soruyu çözmeye çalıştığım sırada birden kalemi fazla sertçe bastırdığımı fark ettim. Sonra farkına vardığım bu durumdan kurtulmak için kalemi kaldırmak yerine daha da sert bastırıp kâğıdı deldim.
"Sokacağım bu sınava da Yunus'a da fala da kahveye de koça da!" diye homurdandığım sırada kalemi bıraktım ve bir sinirle denemenin sayfalarını kopardım. Yetmedi. Geometri kitabını elime aldıktan sonra hızlıca duvara fırlattım. Sertçe duvara çarpıp yatağıma düşen kitap sinirlerimi alt üst ederken yerimden kalktım. Kitabı elime aldığım gibi sayfalarını rastgele açtım. İkiye ayırmaya çalışırken kollarım acıdı ama bir şekilde kitabı ikiye ayırırken aynı anda da "O gitmiş de ben gidememişim!" diye bağırdım sinirle. Kitabın iki parçasını da yere attım. Sonra yönüm tekrar masama döndü. Masamın olduğu duvarda duran post-it'te Boğaziçi işletmeye girmek için hangi dersten kaç net yapmam gerektiği yazıyordu. Ortalama rakamlardı ama içimi bunalttılar.
"Sokacağım işletmesine de Boğaziçi'ne de!" derken post-it'i hızlıca çıkarttım dolaptan. Hala bir koçum yoktu. kendi kendime ders çalışıyordum ve sabah deneme sınavına girmiştim. Bir saate en geç açıklanacak olan sınavdan bu sefer cidden bir şey beklemiyordum. Kırk kişilik sıralamada kırk birinci bile olabilirdim. Öyle bir geri zekâlılığı barındıramayız, yeni bir sıra yaratalım diyebilirlerdi benim için. Ben şahsen derdim.
Masamın çekmecesini açtım. Bugün girdiğim deneme sınavının iki kitapçığını da çantamdan çıkarttıktan sonra çekmeceden aldığım makası elime geçirdim. Sonra oturdum sandalyeye.
Yavaş yavaş önce TYT sonra da AYT deneme kitapçıklarını kestim. Parça pinçik hale gelene kadar durmadım. Artık kesemeyeceğim kadar küçükleştiklerinde yetmedi gibi geldi.
"Babamın emekleriymiş! Sikmişim emeğini!" diye homurdandığımda ise bunu yüksek sesle söylemekten o kadar utandım ki içimi büyük bir bunaltı kapladı. Ama duramadım. Birkaç şey daha kestim. Birkaç boş branş denemesi daha. En azından hepsi fen denemeleriydiler de içim acımıyordu. Sonuçta bunlar pahalı şeylerdi.
"Babamın hayalleri, babamın hedefleri, babamın emekleri ama gel gör otuzuncu olan ben oluyorum!" derken makası bıraktım masaya sertçe. Sonra kitaplığımın önüne geçtim. Bugün denemede en çok ağzıma sıçan ders olduğundan AYT matematik kitaplarımdan birini aldım. Geometri soru bankamla aynı kaderi paylaştı ama sonu daha kötü bir hale geldi.
"Siktiğimin işletmesi! Kazansam da gitmeyeceğim amına koyayım! İnat değil mi? Yozgat Bozok üniversitesinde süt ve süt ürünleri okuyacağım! Sikmişim emeklerini de hayallerini de!" diye homurdandım. Sonra gözüm saate gitti. Babamın da annemin de gelmesine çok az kalmıştı. Daha deneme açıklanmamıştı.
Bir an odama baktım. Sonra büyük bir korku doldu içime. O yüzden hızlıca bütün çöpleri topladım ve hepsini yok ettim. Sonra da dün gecenin üstüne bir daha aile azarı kaldırmak istemediğime karar verirken telefonumu çıkarttım ve Beril'i aradım.
"Efendim yavrum?" dedi açtığı an.
"Size kalmaya geliyorum. Uygun musun?"
"E zaten, annem evde sadece. Babam yolda yine. Gel hemen."
"Tamamdır."
"İyi misin sen?"
"Mental çöküşlerin alasını yaşadım, işin kötüsü dün gece Yunus mesaj attı ve onunla kavga ettik üstüne annem ağzıma sıçtı."
"Ne?"
"Evet."
"Züleyha'yı ayarlarım ben. Hemen gel, yaklaşınca haber ver kahve yaparım bir de kartlarımı arındırayım. Bir de sana bir kristal ayarlayayım."
"Götüme sokacaksak bana uyar."
"Kapat telefonu Petek."
"Görüşürüz bir saate."
"Görüşürüz."
Derin bir nefes alırken telefonu elimden bırakmadan anneme mesaj attım.
Petek: Anne Beril hasta olmuş, annesigil evde yok. Bu gece onda kalacağım.
Cevap beklemedim. Biliyordum ki hayır olacaktı çünkü. O yüzden hızlıca bir sırt çantası hazırladım ve kendimi evden attım.
*
Yıldıza basmayı unutmayalım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)
Novela Juvenil0538*: Petek merhaba, Akın ben. Akın Çağlayan. Koçluk programından. 0538*: dersteydim hemen mesaj atamadım sonra da aklımdan çıktı. Nasılsın? ** TAMAMLANDI. Hayat ve Ay, Şitana, Yaşanmamış Tek Olasılık, Boşlukta Boğulmak ve Boğaziçi aynı evrenin far...